İRAN-İSRAİL SAVAŞINDA NÜKLEER TESİSLER VURULUYOR VE İNSANLARI KANSER YAPAN RADYASYON BULUTLARI TÜM DÜNYAYA YAYILIYOR...DURUM CHERNOBYL'DEN BİN BETER...
2 milyon 400 bin Gazzelinin ihtiyaç duyduğu günlük 500 insani yardım kamyonunun girişini engelleyen, İsrail, İran'dan gelen bomba yüklü insansız hava araçlarının ve balistik füzelerinin engellenmesine yardımcı olmak için yabancı ülkelerden uluslararası yardım talebinde bulundu...
İran'ın yolladığı binlerce füze İsrail hava savunmasını kısmen de olsa deldi ve zaman zaman etkisiz hale getirdi...Hatta İsrail'in hava savunma sistemi zaman zaman çöktü...
İsrail'in destek aldığı ülkeler ise şöyle: ABD, İngiltere, Avrupa Birliği, Hindistan, Azerbaycan...
İyi Parti milletvekili Turhan Çömez ise 2024'te Türkiye'den İsrail'e 3 milyar dolarlık ihracat yapıldığını iddia ediyor...
Haberlere göre İsrail, İran'ın dini lideri Ali Hamaney'i operasyonun ilk gecesi (13 Haziran 2025'te) öldürebilirdi; fakat İsrail hükümeti onu canlı tutmaya ve İran'ın nükleer programını sonlandırması için onun hayatta kalması gerektiğine karar verdi...
Hamaney 1981'de Halkın Mücahitleri Örgütü tarafından düzenlenen bir suikast girişiminde bir ses kayıt cihazına gizlenmiş bombanın yanında patlamasıyla ağır yaralanmıştı...
Hamaney, 27 Haziran 1981'de yaklaşık üç milyon kişinin öldüğü ya da yaralandığı İran Irak savaşı (1980-1988) cephesinden döndükten sonra, Cumartesi günkü programına uygun olarak Aboozar Camii'ne gitti. Namazdan sonra, sorularını kâğıtlara yazmış olan cemaate bir konuşma yaptı. Bu sırada genç bir adam, Hamaney'in önündeki masanın üzerine kağıtlarla birlikte bir ses kayıt cihazı koydu. Bir dakika sonra kayıt cihazı ıslık çalmaya başladı, ardından kayıt cihazı patladı.Kayıt cihazının iç duvarında "Furkan Grubu'nun İslam Cumhuriyeti'ne hediyesi" yazıyordu.Ayetullah Hameney'nin tedavisi birkaç ay sürdü ve kolu, ses telleri ve akciğerleri yaralandı.Hamaney sağ kolunu kullanamaz hale geldi.
2025
İsrail'in 13 Haziran 2025'te başlayan "Yükselen Aslan" operasyonunda Tahran yakınlarına kurduğu bir drone (insansız hava aracı) üssünün önemli pay sahibi olduğunun ortaya çıkmasının ardından, İran güvenlik güçleri Tahran'da bir drone üretim atölyesine el koydu...Tespit edilen atölye Tahran'ın Rey ilçesindeki üç katlı bir tesisti...Yapılan baskında çok sayıda drone parçası ve patlayıcılar ele geçirildi...Güvenlik güçlerinin, İran'ın çeşitli bölgelerinde başka drone atölyeleri olabileceğini ve bunları tespit etmeye çalıştığı belirtildi.
Haberlere göre, son günlerde İran bir Mossad ajanını idam etti...Bu kişi: Türk uyruklu İsmail Fikri...
İranlı yetkililer, "İsrail casusluk şebekesine tarihi bir darbe" vurulduğunu, Mossad'a gizli bilgi sızdırdığı iddia edilen bir kişinin ülkede idam edildiğini duyurdu...Yüksek Mahkeme ölüm cezasını onadı ve infaz gerçekleştirildi. İranlı yetkililer, Fikri'nin iki İsrailli istihbarat görevlisiyle doğrudan temas halinde olduğunu ve İran'daki stratejik tesisler hakkında veri topladığını ileri sürdü. İran'ın resmi medyası olayı "büyük bir istihbarat zaferi" olarak nitelendirerek, bunun Mossad'ın İran topraklarındaki faaliyetlerini ciddi şekilde baltalayacağını ilan etti... Daha önce Yezd kentinde İsrail ile işbirliği yaptıkları iddiasıyla beş kişi daha tutuklanmıştı. Bu kişilerin veri,bilgi topladıkları ve sosyal medyada Siyonizmi destekledikleri iddiasıyla da tutuklandığı belirtiliyor...
İsrail'in İran saldırısıyla ilgili "nedensiz" değerlendirmesinde bulunan Birleşmiş Milletler'deki Rus Büyükelçi Nebenzia, bunun BM Şartı'nın ve uluslararası hukukun "büyük bir ihlali" olduğunu ifade etti. Nebenzia, "Rusya Federasyonu Batı Kudüs'ün (İsrail) bu eylemini şiddetle kınıyor. Batı Kudüs'ün askeri macerası bölgeyi büyük çaplı bir savaşın eşiğine getiriyor ve bu eylemlerin tüm sonuçlarının sorumluluğu tamamen İsrail liderliğine ve onları teşvik edenlere ait. Özellikle nükleer tesisleri vurmanın potansiyel radyolojik sonuçlarından endişe duyuyoruz," şeklinde konuştu.
İsrail tarafından 7 Ekim 2023'ten bugüne Gazze'de yaklaşık 60 bin Filistinlinin öldürülmesinin, 120 bininin yaralanmasının (2,4 milyonluk Gazze'de nüfusun yüzde 7'sinin İsrail'in saldırılarından doğrudan etkilendi) ve iki milyon dört yüzbin Gazzeli Filistinlinin burayı derhal terk etmesi için aç, susuz, ilaçsız bırakılmasının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde gündeme almasının beklendiği bir günde İsrail'in "yeni, en tehlikeli ve sorumsuz macerasını" tartışmak zorunda kalındığını söyleyen Nebenzia, Tel Aviv yönetiminin bu sefer bölgeyi büyük ölçekli bir nükleer felakete de ittiğini dile getirdi.
Rus Büyükelçi, İsrail'in İran'ın nükleer programıyla ilgili konuyu zorla çözmeye çalışmasının kabul edilemez olduğunu belirterek, yaşanan gelişmelerin sadece Orta Doğu bölgesi için değil, "tüm dünya için en korkunç sonuçlara yol açabileceğine" işaret etti.
İsrail'in saldırganlığının "Batılı ülkelerin rızasının, onayının doğrudan bir sonucu" olduğunu söyleyen Nebenzia, Tel Aviv yönetiminin eylemlerinin, İran'ın "barışçıl nükleer programını çevreleyen gerginliği düşürme çabalarını baltalamayı amaçladığını" ifade etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında "İsrail'in kendini savunma hakkı" olduğunu belirten ABD diplomatı, ABD Başkanı Donald Trump'ın sözlerini hatırlatarak, İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına "izin verilemeyeceğini" söyledi. ABD heyetinin temsilcisi, "İran İslam Cumhuriyeti rejimi, kuruluşundan bu yana İsrail devletinin ortadan kaldırılması çağrısında bulundu; İsrailli sivillere karşı kışkırtılmamış, doğrudan ve vekil saldırılar başlattı ve bölge genelinde terör, istikrarsızlık ile tarif edilemez insani acılara yol açtı." dedi.
Washington yönetiminin en önemli önceliğinin bölgedeki vatandaşlarını ve personelini korumak olduğunu söyleyen ABD diplomatı, İran'ın ABD çıkarlarını veya personelini hedef almaması gerektiğini vurguladı ve aksi takdirde "İran için sonuçların korkunç olacağını" dile getirdi. Donald Trump’ın ifadelerini tekrar eden ABD’li diplomat, “Şiddet sona ermeli ve İran artık ölüm ve yıkım olmayacak şekilde bir anlaşma yapmalı” sözlerini sarf etti...
İran'ın zengin enerji kaynakları bu ülkenin 20. yüzyılda ABD, İngiltere, Almanya ve Rusya'nın her dönemde müdahaleleriyle "dış güçlerin oyuncağı" olmasıyla sonuçlanmıştı...
21 Şubat 1921'de Rıza Han, Seyyid Ziyaeddin Tabatabai ittifakı (bu iki kişinin emrinde sadece bin 200 asker vardı) İran'da yönetimi ele geçirdi...
Darbenin başarısından sonra Tabatabai Başbakan oldu. Rıza Han ise ordu komutanı oldu. Rıza Han Nisan 1921'de ise ordu komutanlığının yanında Savunma bakanlığı görevini de üstlendi.
Rıza Han 1926'da taç giyme törenini gerçekleştirdi... İran'ı modernize etmek amacıyla birçok reforma imza atan Pehlevi,Türkiye ile iyi çok ilişkiler geliştirmişti. İran'a laik rejimi Mustafa Kemal Atatürk ihraç etmişti...
İran Şahı 1934 yazında Türkiye'ye geldi... Atatürk Şahın laik İran'ı kurmak için gösterdiği müthiş çabaları teşvik etmek için Kayseri Uçak Fabrikasında üretilen bir uçağı Baba Şaha hediye etti. 1927'de kurulan fabrikada 200 kadar uçak üretilmişti...
İran Şahı'nın ziyareti öncesinde İran'la Türkiye'nin bir dostluk anlaşması imzalandı bu anlaşmadan sonra Şah Türkiye'yi ziyaret etti...Azeri aksanıyla Türkçe konuşabilen Şah tarihçi Patrick Kinross'un da belirttiği gibi Atatürk'ü kendisine rol modeli olarak almıştı...Şahın Türkiye'ye jesti de oldu...Şah Ağrı dağı boyunca uzanan Türk-İran sınır hattı Türkiye'nin lehine düzenlenmesini kabul etti...
Şah Türkiye ziyaretinde bol bol poker oynarken Eskişehir hava üssünü, Yunanlılarla yapılan savaşların olduğu savaş meydanlarını, Çanakkale savaşının yapıldığı alanları, İzmir, İstanbul, Uşak ,Ankara gibi şehirleri bizzat Atatürk'ün rehberliğinde dolaştı...Atatürk ve İran Şahı trenle uzun bir Batı Anadolu gezisi yaptılar...
19 Haziran 1934'te Atatürk'ün Ahmet Adnan Saygun'a sipariş ettiği "Özsoy Operası"nın Ankara'daki ilk seslendirmesine Atatürk ve İran Şahı birlikte katıldı...Bu opera İran-Türkiye dostluğunu konu alıyordu...
Pehlevi ailesi İran kadınını özgürleştirmiş ve İranlı kadınlar 1 Şubat 1979'da Humeyni Paris'ten Tahran'a dönene kadar İranlı erkeklerle eşit haklara sahip olmuşlardı...
Rıza Han 120 bin kişilik ordu kurdu ve 1000 kadar Nazi Almanını ülkesine davet etti...
Rıza Han'ın Adolf Hitler taraftarı olmaktan vazgeçmemesi üzerine İngiliz ve Sovyet orduları Ağustos Eylül 1941'de silah zoruyla onu İran'ın yönetiminden uzaklaştırdı...Onun yerine İngiltere ve Sovyetler Birliği Rıza Han'ın oğlu Rızâ Pehlevî'yi İran'ın yöneticisi olarak göreve getirdi...Rıza Şah Pehlevi 1944 yılında, sürgün yaşamını sürdürdüğü Güney Afrika'da hayatını kaybetti...
"Şah'ın Bütün Adamları: Bir Amerikan Darbesi ve Ortadoğu'da Terörün Kökenleri" adlı kitabında Amerikalı Stephen Kinzer CIA’nın 1953’te İran’da kotardığı darbenin ibret verici ayrıntılarını gün ışığına çıkarmıştı...İran'da 1953'te Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere, çıkarlarına hizmet etmeyen, bu iki ülkenin emirlerini, isteklerini yerine getirmeyen (İran petrol kaynaklarını ABD ve İngiltere'nin kontrol etmesine karşı çıkıyordu Musaddık) yoksul halkın seçtiği, demokrasiye ve anayasaya bağlı Mohammad Mosaddegh'ı İran ordusunu kullanarak Başbakanlıktan uzaklaştırmıştı...
Dünyanın en pahalı fahişelerini gecelik cinsel istekleri için özel jet uçaklarıyla İran'a getirten Rızâ Pehlevî 1978-1979 İran iç savaşında mollaların hedefiydi...
Süleyman Demirel, kendisini Başbakanlıktan düşüren 12 Mart 1971 Askeri Darbesi’nin haberini darbeden birkaç ay önce İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’den almıştı…Ancak yine de askeri müdahaleyi önlemeye siyasi gücü ve manevraları yeterli olamadı.
İran'ın 2500. kuruluş yıldönümü 14 Ekim 1971'de PersePolis'te kutlandı ve bu kutlamada Türkiye'yi Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay temsil etti...
2500 şişe şarap, 92 tavus kuşu, ipek döşemeli, klimalı, her biri mermer banyolu 52 özel çadır kutlamalarda yer aldı...
Yüksek enflasyon ve işsizliği kullanan anti laik mollalar şahı devirmek için 1978-1979'da bir terör ve iç savaş ortamı yarattı...
İran Abadan Rexx sinemasında 19 Ağustos 1978'de 470 kişiyi yakan Humeynici teröristlerin gayesi de istikrarsızlık kaos yaratmak ve Şah rejiminin yıkılmasını hızlandırmaktı...
ABD & SUUDİ ARABİSTAN 1945'TE İSRAİL'İN KURULMASINI TARTIŞMIŞTI
14 Şubat 1945 Sevgililer Günü'nde ABD lideri Roosevelt Suudi Arabistan Kralı Abdul Aziz Al Saud'la U.S.S. Quincy savaş gemisinde bir araya geldi...
Roosevelt 1932,1936, 1940, 1944 seçimlerinde dört kez ABD başkanı seçildi ve 12 Nisan 1945'te vefat etti...Roosevelt'in ölüm haberi Hitler'in duyduğu en güzel haberdi; Hitler haberi aldığında mutluluktan dans etti...
Franklin Delano Roosevelt 14 Şubat 1945'te Suudi Arabistan kralına Avrupalı Yahudilerin Hitler'in başbakan olduğu 1933'ten itibaren çok zor durumda olduğunu ve Kral'dan bu konuda ne yapılabileceği hakkında tavsiye almak istediğini söyledi...
Kral "Yahudileri Orta Doğuda istemiyoruz...Onlarla birlikte yaşamamız mümkün değil" dedi...Kral Alman ordusu Wehrmacht'ın tehcire zorladığı, yuvalarını dağıttığı, evlerine, mülklerine,değerli eşyalarına, mallarına, her şeylerine el koyup kitle imha kamplarına yolladığı Avrupalı Yahudilerden hayatta kalanların 1933'ten önce yaşadıkları şehirlere ve evlere geri dönmelerini tavsiye etti...
Kral şöyle dedi: "Yahudiler Alman zulmünden önce yaşadıkları yerlerde yaşamaya devam etmeliler...Onları Orta Doğu'da istemiyoruz"
Kral ile ABD başkanı sadece Polonya'da 3 milyon Yahudinin Almanlarca öldürüldüğünü konuştular...
Kral Araplarla Yahudilerin ne Filistin'de ne de başka bir ülkede asla birlikte yaşayamayacaklarını söyledi...
Majesteleri, Arapların varlığına yönelik artan tehdide ve Filistin'e devam eden Yahudi göçü ve Yahudiler tarafından Orta Doğu'da toprak satın alınmasından kaynaklanan krize dikkat çekti.
Majesteleri ayrıca Arapların topraklarını Yahudilere vermektense ölmeyi tercih edeceklerini belirtti.Başkan, Majestelerine Arapların aleyhine ve Yahudi toplulukları lehine hiçbir girişimde bulunmayacağına ve Arap halkına karşı düşmanca hiçbir hareket yapmayacağına dair güvence vermek istediğini söyledi.
Başkan Franklin Delano Roosevelt kendisinin de çiftçi kökenli olduğunu hatırlatarak Orta Doğuda bereketli tarım toprakları elde edilmesi, su kaynaklarının geliştirilmesi, su kaynaklarının maksimum derecede verimli şekilde kullanılması, ekim alanlarının arttırılması gerektiğini vurguladı. Arap toprakları da dahil olmak üzere birçok ülkede savaştan sonra geliştirileceğini umduğu sulama, bereketli tarım toprağı elde etme, ağaç dikme ve yüksek tarım verimliliğine özel ilgi duyduğunu ifade etti.
Roosevelt Araplara karşı sempati, dostluk ve sevgi duyduğunu belirterek, verimli tarım arazilerinin çoğaltılmasıyla birlikte açlığın, yoksulluğun geriletileceğini, en alt seviyeye indirileceğini, çöllerin bereketli tarım arazilerine çevrilmesinin yollarının olduğunu, böylece çok daha fazla Arabın gıda kaynaklarına sahip olacağını söyledi...
Majesteleriyse, tarımı bu kadar güçlü bir şekilde teşvik ettiği için ABD Başkanına teşekkür etti…