Babası 8 yıl askerlik yapan Süleyman Demirel'in vefatından sonra geçen 10 yıl onun değerinin her geçen gün daha fazla anlaşılmasıyla sonuçlandı...
Birtakım Azerbaycanlı sarhoşların aşırı alkol aldıktan sonra Demirel'e attığı iftiralar da sadece iftiraları atanların seviyesini bize gösterdi...
Demirel the Great-Demirel'den Önce Demirel'den Sonra
Kişisel olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin 20. yüzyılına Atatürk, İnönü, Fevzi Çakmak, Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit'in damgasını vurduğuna inanıyorum...
Süleyman Demirel:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğundan beri karşılaştığı en önemli mesele PKK terörüdür...9 aylık bebek ve 90 yaşındaki kadın teröristlerce öldürülmüştür...Devletin 5 bin askeri, polisi şehit edilmiştir...PKK 30 binden fazla vatan evladının canını almıştır...100 bine yakın geçici köy korucusu Türk Silahlı Kuvvetleri'yle, güvenlik güçleriyle beraber hareket etmiştir.PKK masum insanların kanını dökmüş, vatandaşlarımız arasına ayrılık sokmaya kalkışmış ve Türkiye'yi bölmeye çalışmıştır...Türkiye üniter bir devlettir...Lozan anlaşmasına göre Gayrimüslimler hariç Türkiye'de azınlık yoktur...Lozan anlaşması bütün Türk vatandaşlarını devletin sahibi sayar...Herkes bu ülkede birinci sınıf vatandaştır...Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki büyük Atatürk'ün dehasının eseridir...Bu ülkede 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nden bugüne bizim hakimiyetimiz vardır..." (1999)
Demirel 1994'te Rus gazetecilere şöyle dedi:
"500 yıllık ilişkisi,münasebeti olan iki ülke var: Türkiye ve Rusya"
(Tanıl Bora'nın kitabı: Demirel; sayfa: 468)
THOMAS GOLTZ TARAFINDAN YAZILAN "AZERBAIJAN DIARY-AZERBAYCAN GÜNLÜĞÜ SAVAŞIN YARALADIĞI, PETROL ZENGİNİ BİR ESKİ SOVYET CUMHURİYETİNDE MUZİP BİR MUHABİRİN MACERALARI" ADLI KİTAPTAN (TEAS PRESS YAYINEVİ) BİR BÖLÜM:
SINIR TANIMAYAN İFTİRALARA BİR ÖRNEKTİR...
Azerbaycanlı diplomat, siyaset bilimci, 1990-1999 yılları arasında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in Dış Politika Devlet baş Danışmanı olarak çalışan Vefa / Vafa Guluzade (1940 – 2015) herhalde bir şişe Burbon içtikten sonra Süleyman Demirel'e korkunç iftiralar atmıştı...Bu korkunç iddialara göre güya KGB eski yöneticisi Haydar Aliyev Süleyman Demirel'i kendisi için çalışan bir ajan olarak işe almıştı...
Haydar Aliyev Azerbaycan KGB'sinin İran ve Orta Doğu'yu da kapsayan Doğu Bölümü'nde yönetici olarak çalışmıştı...
Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti (KGB), NKVD olarak da bilinen Halk İç İşleri Komiserliği gibi eski istihbarat örgütlerinin bir uzantısıydı. 13 Mart 1954'te kurulan KGB, Sovyetler Birliği'nin menfaatlerini korumak için yurt dışında ve yurt içinde Sovyetler Birliği devletinin düşmanlarıyla mücadele faaliyeti yürütmüştü...
Guluzade diplomatik kariyerine Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı'nda başladı...Mısır'daki Sovyet Büyükelçiliği'nin ikinci sekreter olarak görev aldı...Kahire'deki görevinden sonra Moskova'daki Dışişleri Bakanlığı'nın Orta Doğu Departmanına transfer edildi. Akıcı bir şekilde Rusça ve Arapça konuşan Guluzade, Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat , Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esad, Sovyetler Birliği lideri Leonid Brejnev , Aleksey Kosigin , Andrei Gromyko , Andrei Grechko ve diğer üst düzey yetkililer için anında (simultane) çeviri, tercümanlık yaptı .
Haydar Aliyev ABD devletini temsil eden üst düzey yetkililerle buluştuğunda Vefa / Vafa Guluzade'yi göstererek "Onu ilk kez Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Andrei Gromyko'nun Mısır ziyaretinde 27 Haziran 1968'de Kahire'deki Sovyet Büyükelçiliği'nde gördüm" demişti...
Süleyman Demirel 1988-1994 döneminde 1 milyondan fazla Azerbaycan vatandaşının Karabağ'dan kaçmasına yol açan savaştan dolayı çok üzgündü...2020'de Azerbaycan Karabağ'ı Ermenistan'dan geri almayı başardı...
Süleyman Demirel T.C.’nin 'Flight Recorder-Kara Kutusu'ydu!
*Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuriyeti’nin adeta “Kara Kutusu”ydu; keşke yaşadıklarını, “Tanıklık Tutanığı”nı, anılarını olduğu gibi yazsaydı; gözlemlerini, bildiklerini sansürsüz, tüm çıplaklığıyla tarihçilerin dikkatine bırakabilseydi; ilk kez Başbakan olduğu 1965’ten Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldığı 2000 yılına kadar olup biten her şeyi en azından kendi cephesinden, penceresinden (vefatından sonra yayınlanmak üzere) anlatsaydı bile yer yerinden oynardı!
*Süleyman Demirel’in Genel Başkanı olduğu Adalet Partisi 1965 genel seçimlerinde yüzde 52,9 1969’da yüzde 46,53 1977’deyse yüzde 36,88 oy almayı başarmıştı…Adalet Partisi 1965’te 4 milyon 921 bin, 1969’da 4 milyon 229 bin ve 1977’de 5 milyon 468 bin oy almıştı…Hatırlatayım: Türkiye nüfusu 1965’te 31 milyon 391 bin, 1970’te 35 milyon 605 bin, 1980’de 44 milyon 736 bin kişiydi…
*1948-51 arasında Avrupa’yı ayağa kaldırmak için dağıtılan ABD yardımından (George Marshall Programı 12 milyar 731 milyon dolarlık dev bir paketti ve bugünün parasıyla -enflasyon farkıyla- dağıtılan yardım 120 milyar doları geride bırakmıştı) Yunanistan 376, Türkiye ise 137 milyon dolar pay almıştı…Merak edenler var ise söyleyeyim: Türkiye’nin Marshall Yardım Paketi’nden aldığı paranın bugünkü (2015) değeri yaklaşık birbuçuk milyar dolar…
1959’a gelindiğinde Türkiye döviz sıkıntısı yaşıyordu…Ekim 1959’da ABD ziyaretinde alamadığı 300 milyon dolar borcu istemek için 12 Temmuz 1960’da Rusya’ya gitmeye hazırlanan Demokrat Partili Başbakan Adnan Menderes 27 Mayıs 1960’ta askeri darbeyle devrilmesine rağmen Süleyman Demirel de daima Rusya’dan Türkiye için maddi kaynak, yatırım bulmaya çalıştı…
*Süleyman Demirel, 1969’da 200 binin üzerindeki haşhaş üreticisi çiftçiyi mağdur etmemek için ABD’nin Türkiye’de haşhaş ekiminin yasaklanması talebini geri çevirdi ve bu kararı 1971’de askeri darbeyle düşürülmesine giden yolu araladı…
*Süleyman Demirel, Osmanlı’nın aralıklarla sık sık savaştığı, tarih boyunca büyük bir rekabet içinde olduğu Rusya ve İran ile ilişkileri iyileştirmek, geliştirmek için en az Atatürk ve İnönü kadar çaba harcadı…İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’yle kişisel bir dostluk ilişkisi geliştirmişti.
*Süleyman Demirel, kendisini Başbakanlıktan düşüren 12 Mart 1971 Askeri Darbesi’nin haberini darbeden birkaç ay önce İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’den almıştı…Ancak yine de askeri müdahaleyi önlemeye siyasi gücü ve manevraları yeterli olamadı.
*Süleyman Demirel, çevresindeki varlıklı insanları daha fazla hayır işleri ve cömert bağışlar yapmaya teşvik etmişti.
*Süleyman Demirel, 25 Haziran 1993 ile 6 Mart 1996 arasında Başbakanlık yapan Tansu Çiller’in Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verdiği İran topraklarındaki PKK mensuplarına saldırı emrini geri aldırmıştı.Çünkü bu saldırı, Türk ordusunun İran topraklarına İran’dan izin almadan girmesiyle yapılacağından, bölgenin en etkili ve en güçlü devletlerinden İran ile Türkiye’nin ilişkilerinin onarılması mümkün olmayan bir yara almasını istememişti.
*Süleyman Demirel, Azerbaycan ile ilişkilerin geliştirilmesi için Haydar Aliyev ve oğlu İlham Aliyev ile kişisel dostluklar kurdu.Tansu Çiller’in Başbakan olduğu Mart 1995 döneminde Azerbaycan’da Haydar Aliyev’i yıkmaya yönelik kanlı darbe girişimini önledi.Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kendisine babasından miras kalan Süleyman Demirel’i mümkün olan her fırsatta ülkesinde ağırlamaya devam etmişti.Demirel ile Aliyev ailesinin dostluğu Demirel’in emekli olduğu son 15 yılda da aynı hızla, coşkuyla, samimiyetle ve sıcaklıkla devam etmişti.
*Süleyman Demirel,Pakistan ordusunu yönetenleri arayarak, ikna ederek askeri darbeyle devrilen Başbakan Nevaz Şerif’in idam edilmesine engel oldu…
*Süleyman Demirel, Cumhuriyetin kurucu kadrolarından olan ve 1973’teki vefatına kadar Türk subayların en çok sevdiği insanlardan biri olmaya devam eden İsmet İnönü’ye saygısını her fırsatta gösterdi…Atatürk’ün kadrosunda yer alan İhsan Sabri Çağlayangil de Çağlayangil’in 1993’teki ölümüne kadar Demirel’in en yakın dostları ve en yakın çalışma arkadaşları arasında bulunuyordu.
*Süleyman Demirel, 27 Mayıs 1960 darbesi günlerini yaşadığı ve 1971 darbesiyle devrildiğinden, 1960’larda ve 1970’lerde TSK içindeki darbeye yatkın subayları ordudan ayıklamaya, emekli etmeye gayret etti…Yine 1980’de bir başka askere darbenin mağduru oldu.
Aralık 1991'de Moskova'da Başbakan Süleyman Demirel Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin ile Türk Rus dostluk ve işbirliği anlaşmasını imzaladı...Ziyaret iki gün sürdü...O günlerde Azerbaycan Ermenistan ordusunun saldırısı altındaydı...
Demirel 1965'ten itibaren İhsan Sabri Çağlayangil ve işinsanı Cavit Çağlar'ı onları ABD Dışişleri bakanı Henry Kissinger gibi kullanarak Türkiye'nin dış politikasını titizlikle , kibirsiz, temkinli, ihtiyatlı, barışçı olarak yönetmişti...Çağlayangil kadar Cavit Çağlar'da Türkiye'nin dış politikasında çok önemli ve çok değerli roller üstlendi...
1991'de Vladimir Putin Rusya'nın henüz lideri olamamıştı...Putin şöyle dedi:
'25 Aralık 1991 Çarşamba Sovyetler Birliği tarih sayfaları arasına karıştı...O gün kişisel hayatımdaki en çok acı, üzüntü, ıstırap, keder ve hüzün duyduğum gündü'
Haziran 1992'de Boris Yeltsin İstanbul'a Karadeniz Ülkeleri Ekonomik İşbirliği zirvesi için geldiğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey tüm bodyguardları kandırarak, Çırağan otelinden kaçarak, korumasız olarak bir taksiyle İstanbul gezisi yaptı...Elçibey Çırağan oteli önündeki bir taksiye atlamış ve Salacak'a kadar gitmişti...Taksi şoförü de kendisini tanımamıştı...O gün ve o gece Elçibey'e bir zarar gelebileceği endişesi yaşandı...İstanbul'lu tüm polisler Elçibey'in sağ salim bulunması için seferber edildi...
Cumhurbaşkanı Mareşal başkumandan Atatürk de bir akşam Dolmabahçe Sarayı'ndaki korumalarını kandırarak kaçmış, firar etmiş ve tek başına İstanbul turu atmıştı...Atatürk bulunduğunda Boğazdaki bir Rum balıkçı meyhanesinde içki içiyor ve dans ediyordu...Trabzonlu bir gemici de bu esnada kemençe çalmaktaydı...
Demirel Aralık 1991'de Boris Yeltsin'e Ermenistan'ın Azerbaycan'a bitmez tükenmez saldırılarını şikayet etti...Demirel Yeltsin'e 'Ermenistan emperyalist, istilacı, topraklarını genişletmeye yönelik politikasına son vermelidir' dedi...Aslında bu mesaj Ermenistan'a değil Rusya'ydı...Topraklarını istila, işgal yoluyla her geçen arttıran Ermenistan'ın bu emperyalist politikasının mimarı, yönlendiricisi, akıl hocası Rusya'ydı, Kremlin'di...
Bu buluşmadan sonra Demirel ve Yeltsin arasında her problem çıktığında görüşebilmeleri için özel bir telefon hattı oluşturuldu, kuruldu...
1992'de Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si Rusya federasyonu ordusunun olağanüstü desteğiyle Ermenistan işgaline uğradığında Cumhurbaşkanı Turgut Özal 'Türk ordusu Azerbaycan'ın imdadına yetişsin ve Ermenistan'la savaşalım' düşüncesini dile getirdi...
DSP lideri Bülent Ecevit "Türk ordusu Ermenistan'ı bombalamalıdır" dedi...
ABD'nde çok sayıda gazeteye sahip medya imparatoru, süper milyarder William Randolph Hearst (1863-1951) gazete manşetlerini kullanarak ABD İspanya Savaşı'nı çıkardığında takvimler 1898'i gösteriyordu...Hearst gazeteleri aracılığıyla savaşı kışkırttı...ABD ordusu müdahalesiyle Filipinler, Guam, Porto Rico ve Küba'dan İspanya kovuldu ve buralara ABD ordusu yerleşti...ABD küresel dev olarak sahneye ilk kez bu savaşta çıktı...
1992'de Azerbaycan Ermenistan savaşında gazete patronu Aydın Doğan da 'Ermenistan'a Türk askeri müdahalesini' savunuyordu! Milliyet gazetesi sahibi Aydın Doğan'a Demirel 'Savaş istiyorsun...Savaş açarsam önce seni askere alacağım' demişti...Aydın Doğan Türkiye'de ölüm tehditleri alan ve İsviçre'ye yerleşen Erol Simavi'ye ait Hürriyet gazetesini de 1994'te satın aldı...
Demirel 'Azerbaycan'ın yüzde 20'sini Ermenistan işgal etmedi...İşgalin gerçek patronu Rusya'dır' demişti...Demirel Türk ve Rus ordularının savaşmasını doğal olarak istemiyordu...Demirel şöyle dedi: "T.C. süper devlet değildir...Yapabileceğimiz eylemlerin ne yazık ki sınırları vardır...Rusya ile Türkiye arasında savaş kışkırtıcılığının hiç lüzumu yoktur.'
Demirel ilk kez 1967'de Azerbaycan'a gitmişti ve 1992'de Azerbaycan liderlerinden biri olan Haydar Aliyev'le sıkı dost oldu...Mayıs 1992'de Türkiye ile Azerbaycan'ı birleştiren 286 metrelik Nahçıvan köprüsünün açılış töreni Demirel Haydar Aliyev dostluğunun başlangıcı oldu...Nahçıvan özerk bölgesi ile Iğdır arasındaki Aras nehri üzerine kurulan köprüye Hasret adı verilmişti...Bu köprüyle 70 yıllık hasret bitti...
Demirel Haydar Aliyev'i çok takdir etti ve şöyle dedi: "Ruslarla ve Ermenilerle, diğer herkesle, tüm taraflarla diyalogu var!"
Haydar Aliyev Sovyetler Birliği (1917-1991) bakanlar kurulunda 5 yıl boyunca görev yaptı...Haydar Aliyev Sovyetler Birliği'nin ünlü istihbarat örgütü KGB'ye bile yöneticilik yaptı...1961 yılında idam edilen Adnan Menderes ve siyasi arkadaşlarının 1990'da İmralı adasından İstanbul'a nakli törenine de Haydar Aliyev katılmıştı...
Haydar Aliyev şöyle dedi:
'Biz Türk'üz; elmanın iki yarısıyız'
Demirel Haydar Aliyev'i şöyle onurlandırdı:
'Ülkeleri ve dünya halkları 1942'de Franklin Delano Roosevelt'e, 1958'de Charles deGaulle'e, 1946'da Konrad Adenauer'e ihtiyaç duydu; Haydar Aliyev de onlardan biridir; Haydar Aliyev'e halkı 1993'te ihtiyaç duydu, onu göreve çağırdı ve Aliyev kendisinden bekleneni fazlasıyla yerine getirdi...'
Birkaç gün önce, 2024'te Rusya lideri Vladimir Putin Haydar Aliyev'in Sovyetler Birliği'ne büyük, olağanüstü hizmetler yaptığını, katkılar sunduğunu hatırlatarak kendisine övgüler yağdırdı...
1992'de Turgut Özal ve Alparslan Türkeş Azerbaycan liderlerinden Ebulfez Elçibey'i, Süleyman Demirel Azerbaycan liderlerinden Haydar Aliyev'i desteklemekteydi...
Azerbaycan Ermenistan savaşında önce zafer (1992) sonra yenilgi (1993) alan Azerbaycanlı komutan Suret Hüseynov 16 Haziran 1992 - 24 Haziran 1993 arasında Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı yapan Elçibey tarafından görevden alınmasını hazmedemeyerek isyan başlattığında Elçibey Demirel'den isyanın bastırılması için Türk ordusunun askeri müdahale etmesini istedi...Elçibey Azerbaycan iç savaşını önleyebilmek için Cumhurbaşkanlığı görevinden istifa etti ve yerine Haydar Aliyev geldi..
Elçibey 365 günlük Cumhurbaşkanlığı döneminde Süleyman Demirel'i arayarak şöyle dedi:
'Bu görev ne yazık ki çok ağır, omuzlarımı fazlasıyla eziyor, görevi yürütmekte çok zorlanıyorum...Şu anda yanımda Haydar Aliyev de var...Telefonu Aliyev'e veriyorum...'
ABD başkanı George H. W. Bush (1924-2018) Elçibey'i gördüğünde çok şaşırmış 'Nasıl böyle kilo almamayı başardınız...Hiç fazla kilonuz yok...Spor mu yapıyorsunuz? Spor salonuna mı gidiyorsunuz...Koşu mu yapıyorsunuz?' diye sordu...
Elçibey Bush'a 'Ermeniler ülkemi işgal etti ve ediyor...Asıl bunu sizinle konuşmak istiyorum...Ermeniler çok saldırgan, emperyalist ve istilacıdır' dedi...
1994 sonbaharında Azerbaycanlı Albay Cevadov Haydar Aliyev'i Cumhurbaşkanlığından indirip Elçibey'i geri getirmek için faaliyetlerini başlattı...Türkiye'nin Bakü büyükelçiliği Cevadov'un faaliyetlerini öğrenerek kendisine "Derhal bundan vazgeç" tavsiyesini iletti...Demirel bu darbe girişimiyle ilgili aldığı istihbaratı bilgileri Haydar Aliyev'e bildirmiş ve 1995'teki darbe girişimi böylelikle önlenmiştir...
Süleyman Demirel Şubat 1999'da Süleyman Demirel'in yeğeni (Şevket Demirel'in oğlu) Yahya Murat Demirel için kefil oldu ve Haydar Aliyev'e şu mektubu yolladı:
'Banka sektöründeki tecrübeli , muteber bir işadamı olarak dürüstlüğünden şüphe duymadığım Sayın Yahya Murat Demirel'e yakın ilgi ve desteğinizi esirgemeyeceğinizden eminim,'
Süleyman Demirel'in yeğeni (Şevket Demirel'in oğlu) Yahya Murat Demirel zimmete para geçirmek, usulsüz kredi vermek yoluyla Eegebank'ın batmasına yol açmakla ve Halkbank'la ilgili davada zimmetine para geçirmekle suçlandı, yargılandı ve ikibuçuk yıl hapiste kaldı...2012'de iki davadan toplam 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı...
Yahya Murat Demirel'in sahibi olduğu Egebank battığında (1928-2002) Hürriyet Gazetesi'nde şöyle bir haber yayınlandı:
Egebank, dört koldan hortumlandı (30 Eylül 2000)
Egebank'ın içini boşaltığı için önceki akşam gözaltına alınan Yahya Murat Demirel'in, bankanın içini boşaltmak için dört yöntem kullandığı belirlendi. Demirel'in, bankayı naylon firmalar, yurtdışı krediler, komisyonlu aracılar ve off-shore kanalı ile soyduğu ortaya çıktı.
Önceki akşam gözaltına alınan Egebank'ın eski sahibi, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman demirel'in yeğeni Yahya Murat Demirel Egebank'ın içini boşaltma operasyonuna, Kredi Tahsis Birimi'ni feshederek başladı. Ve bankanın içinin boşaltılması 4 ayrı yöntemle gerçekleştirildi.
Kredi Tahsis Birimi feshedildikten sonra 1999 yılının Haziran ayında bir karar alan Egebank Yönetim Kurulu, avukat Özgen Tamuman'ı, Kredi Risk İzleme Grup Müdürü olarak atadı. Özgen Tamuman, kredi verilecek şirketi belirliyor, mevduata uymamasına rağmen, Yönetim Kurulu, o şirkete kredi verme kararı alıyordu. Paralar önceleri, Murat Demirel'in yakın adamı olan Meriç Pulluoğlu'nun şube müdürlüğü yaptığı Adana şubesine, sonra da tayin edildiği İstanbul Eminönü Bahçekapı şubesine transfer ediliyordu. Krediye itiraz eden şube müdürleri ve diğer yöneticiler, anında işten çıkarılıyor ya da pasif görevlere atanıyordu.
Banka müfettişlerinin en şaşırtıcı tespitlerinden birinin de devletin el koymasından sonra bile, Murat Demirel'in Egebank'tan para çektiği iddiaları. Zarar eden bankalara el konduğunun açıklandığı 22 Aralık 1999 gecesi, Egebank'ın Gayrettepe'deki merkezi ile Eminönü Bahçekapı şubelerinden, çuvallar içinde para ve evrak kaçırıldığı öne sürülüyor. Bankada adı yolsuzluğa karışan hemen bütün personelin kimlik bilgilerinin de insan kaynakları bölümünden çalındığı iddialar arasında.
SEVGİLİNİN ANNESİ
Tasarruf Mevduat Fonu'nun el koyduğu Egebank'tan hortumlanan bir katrilyon liradan, 486 trilyon Yahya Murat Demirel'in sevgilisinin annesi Berciş Nevin Esenler tarafından ABD'ye götürüldüğü iddia edildi. Kasırga Operasyonu'nda gözaltına alınanlar arasında bulunmayan Berciş Nevin Esenler'in, ABD'de olduğu ortaya çıktı. Yahya Murat Demirel'in birlikte yaşadığı, kendisinden 10 yaş büyük sevgilisi Ayşe Nur Esenler'in annesi Berciş Nevin Esenler'in, 1999 yılının son döneminde, bir çok kez Amerika'ya gidip geldiği öne sürüldü. Ali İhsan Esenler'in kızı olan 43 yaşındaki Ayşe Nur Esenler, Murat Demirel'in Egebank'ın satınaldığı Cenair ile Karavan Multimedya Tasarım Bilgi Hizmetleri Ticaret AŞ'nin Yönetim Kurulu Üyesi. Etiler Öztopuz Caddesi 108/4'teki Demirel Apartmanı'nda Murat Demirel ile birlikte yaşayan Ayşe Nur Esenler'in, eski eşinden bir erkek çocuğu bulunduğu belirtildi.
Namussuz cezasını çeksin
DÜN TÜSİAD'ın Bodrum'daki Yüksek İstişare Konseyi toplantısının basına kapalı bölümünde konuşan Bayraktar Holding'in patronu Hüseyin Bayraktar, Yahya Murat Demirel ile ilgili gelişmeleri, ‘‘Çok doğru yapıldı, namussuzlar cezasını çeksin’’ sözleriyle değerlendirdi. Niçin Egebank'ı Yahya Murat Demirel'e sattığı konusunda Hüseyin Bayraktar ‘‘Ortada Şevket Demirel Holding'in adı vardı. Amcası Cumhurreis. En tepedeki isim. Bu gün olsa yine satarım. Ben çehiz gibi bir banka verdim demiyorum ama bankanın durumu kötü değildi. 1990 yılında bankayı aldım Koyduğum nakit para 1998'e kadar 104 milyon dolardır. Sattıktan sonra da mahkemelerle uğraştım. Bizim bankadaki kasamızı çilingir getirip açtırdılar. Hala bana ödenmeyen 15 milyon dolar para var. Yaptığı kötülükler ortada. Ben ömrümde çok şey alıp sattım. Bu adamın kötü niyetli olduğunu nerden bilirdim’’ şeklinde konuştu.
Yahya Murat Demirel'in 4 hortumlama yöntemi
YURTDIŞI KREDİ
Bankanın garantisi kullanılarak, yurtdışındaki ya da Türkiye'deki bankalardan kredi çekiliyordu.
KOMİSYONLU ARACI
Özgen Tamuman ya da Murat Demirel'in çevresindeki kişilerin belirlediği firmalara, komisyoncular aracılığıyla kredi alınması sağlanıyordu. Kredi işlemlerini yürüten aracılar komisyonlarını alıyor, firma sahiplerinin hiç haberi olmadan, paralar Yahya Murat Demirel'in cebine gidiyordu.
NAYLON FİRMA
Yahya Murat Demirel'in, bu iş için kurduğu tespit edilen 19 şirket, kredi için başvuruyor, yönetim kurulu da hiç bir faaliyeti olmayan bu şirketlere krediyi onaylıyordu.
OFF-SHORE
Müşterilerin onayı alınarak, kağıt üzerinde Murat Demirel'in yurtdışındaki off-shore bankasına aktarılan para, daha sonra yine kağıt üzerinde Murat Demirel'in firmalarına kredi olarak geri dönüyordu.
Soygun belgelendi
BAŞBAKANLIK Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazarak, Egebank'tan Harmak firmasına çıkarılan 8 milyon doların, gerçekte Demirel Grubu'na aktarıldığının tespit edildiğini bildirdi.
Kambiyo Genel Müdürlüğü'nün 6 Temmuz 2000 tarihinde savcılığa gönderdiği 55356 sayılı resmi yazıda, kredi yolsuzluğuna, Egebank ile ilgili araştırmaları yürüten müfettişlerinin düzenlediği 23 Mart 2000 tarih ve 34 sayılı rapor delil olarak gösterildi. Kambiyo Genel Müdürlüğü, Egebank'ın Bahçekapı Şubesi'nden Harmak Makine Sanayi AŞ'ye çıkarılan 4 trilyon 223 milyar 419 milyon 200 bin lira kredinin teminatsız olduğunu bildirdi. Savcılığa yapılan başvuruda ayrıca, Bankalar Yeminli Başmurakıbı Sinan Çam ve Bankalar Yeminli Murakıbı Taylan Demirkan'ın düzenlediği raporda da, Harmak Şirketi'ne başvuru yapılmaksızın kredi çıkarıldığının tesbit edildiği ifade edilerek, ‘Kredi teklifi yapılmaksızın, Bahçekapı Şubesi'nden Harmak'a Genel Müdürlük Kredi İzleme ve Hukuk Birimi tarafından 4 trilyon 223 milyar 419 milyon 200 bin lira (8 milyon ABD doları karşılığı) dövize endeksli kredi kullandırıldığı, bu kredinin tahsis ve kullandırımının Egebank Uygulama Talimatları'na uymadığı, mali yapı ve organizasyon bakımından bu tutarda krediyi geri ödeyecek büyüklükte olmayan sözkonusu firmaya kullandırılan kredinin, gerçekte Demirel Grubu'na aktarıldığı tespitine yer verilmiştir’ denildi.
Demirel: Soyadı ona imtiyaz sağlamaz
DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, kanunları ihlal etme imtiyazının kimsede olmadığını belirterek, ‘‘Yahya Murat Demirel'in Demirel soyadını taşımış olması ne haksızlığa uğramasına sebep olmalıdır ne de kendisine bir takım imtiyazlar techiz edilmesine sebep olmalıdır’’ diye konuştu. Demirel, gözaltı olayının aileyi nasıl etkilediğine ilişkin soruya da, ‘‘Suçun genelliği sözkonusu değildir. Suçun şahsiliği sözkonusudur. Eğer suç varsa evvela bu ispatlanacaktır, kim işlemişse suçlu o olacaktır. Babadan oğula suç geçmez’’ dedi...
23 Nisan 2024 haberi:
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan Ermenistan'ı bize karşı silahlandırıyor...
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Fransa, Hindistan ve Yunanistan'ın, Ermenistan'ı Azerbaycan'a karşı silahlandırdığını belirterek, 'Biz de oturup bekleyemeyiz. Bu tavrımızı Ermeni hükümetine ve bugün Ermenistan'a sahip çıkmaya çalışan taraflara açıkça ilettik. Kendimize yönelik ciddi tehdit görürsek ciddi önlemler almak zorunda kalacağız.' dedi.
Aliyev, Bakü'deki ADA Üniversitesi'nde düzenlenen 'COP29 ve Azerbaycan için Yeşil Vizyon' başlıklı uluslararası foruma katılarak konuşma yaptı, soruları yanıtladı.
Ermenistan'la barış anlaşması imzalanması için yürütülen müzakerelere değinen Aliyev, "Barış anlaşması imzalanmasına hiçbir zaman olmadığı kadar yakınız. İşgal döneminde hiçbir zaman buna yakın olmadık. O zaman temel ilkelerde bile mutabık kalamıyorduk. Şimdi ise barış anlaşmasının nasıl olması gerektiği konusunda ortak bir anlayışa sahibiz. Sadece detayları çözmemiz gerekiyor. Ama elbette her iki tarafın da zamana ihtiyacı var." diye konuştu.
Aliyev, Azerbaycan'ın batı illeri ile Nahçıvan'ı Ermenistan üzerinden birleştirecek güzergaha ilişkin, '10 Kasım 2020'de (Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında) imzalanan üçlü bildiride bu konu belirtiliyor. Evet, orada Zengezur Koridoru ifadesi yer almıyor fakat orada Azerbaycan'ın batı kısımları ile Nahçıvan arasında yol bağlantısı olması, bu yolun güvenliğinin Rus birliklerce sağlanacağı yazılıyor. 3 yıldan fazladır Ermenistan bu maddeyi ihlal ediyor. Onlar Nahçıvan'la yol bağlantısı kurulmasını engelliyor.' ifadelerini kullandı.
Ermenistan'ın yeni silahlar edinmesine de değinen Aliyev, "Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı bize karşı silahlandırıyor. Bunu açıkça yapıyorlar ve hatta bize bir şeyler kanıtlamaya çalışıyorlar. Biz de oturup bekleyemeyiz. Bu tavrımızı Ermeni hükümetine ve bugün Ermenistan'a sahip çıkmaya çalışan taraflara açıkça ilettik. Kendimize yönelik ciddi tehdit görürsek ciddi önlemler almak zorunda kalacağız." şeklinde konuştu.
'Türkiye-Azerbaycan birliği, bölgesel güvenlik ve istikrarın önemli kriteridir'
Aliyev, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine yönelik ise şunları söyledi:
'Türkiye-Azerbaycan birliği, bölgesel güvenlik ve istikrarın önemli kriteridir. Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşme paralel yürütülmelidir. Bizim de Türkiye Cumhurbaşkanı'nın da tutumu bu yöndedir.'
Bu yazı için yararlanılan kitaplar:
1- Cavit Çağlar Fırtınalı Bir Yaşam Öyküsü; Yazarı : Hulusi Turgut
2-Atatürk Bir Milletin Yeniden Doğuşu ; Yazarı: Lord Kinross
3-Demirel ; Yazarı: Tanıl Bora