Evini "bok götüren" kadın, diğer kadın komşularını pasaklılıkla, ailesine hijyenik ev ortamı sağlayamamakla suçlarmış!

Sahibine hediye olarak arılarla dolu bal kovanı getiren köpeğin yol açtığı zincirleme sorunları duydunuz mu? Köpek son derece iyi niyetlidir...Ancak bu iyi niyet sahibinin başına türlü felaketler, belalar getirmesine engel değildir...

Süleyman Demirel'in ünlü sözü pek çok şeyi özetler: "Tamam kürtlere kötü davranıyoruz da sanki Türklere iyi mi davranıyoruz?"

Başaramadıklarımız var...Hem de çok sayıda...

Sadece bir tanesi: Afyon-Antalya Demiryolu hattı...

Antalya’nın tek gazetesi olan Antalya Gazetesi şöyle yazmış; 2 Temmuz 1924 Çarşamba nüshasında; Gazete Antalya’nın, Batı Anadolu’nun en uygun ticari konumuna sahip olduğunu hatırlatıyor...Buna karşın, ne karayolu, ne liman, ne de demiryolu olmadığı vurgulanarak “iktisadi ve medeni mahrumiyetlere ne kadar katlanacağız” denilmekte ve Meclis ile Nafia Vekaleti’nin harekete geçmesi talep edilmektedir...

Demiryolu en ucuz ve en güvenli ulaşım araçlarından birisidir. 19. yüzyılın ilk yansında kullanılmaya başlanan demiryolu, Osmanlı Devleti’nde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Ekonomik sıkıntıları nedeniyle Osmanlı Devleti demiryollarını çoğunlukla yabancı şirketlere yap-işlet- devret yöntemi ile yaptırmıştır.

Suriye'den Suudi Arabistan'a uzanan Osmanlı-Hicaz demiryolu hattı Alman yapımıydı...Bu demiryolu hattının finansmanı Rusya ve Hindistan Müslümanlarından bağış toplanarak sağlanmıştı... Hamidiye Hicaz Demiryolu, II. Abdülhamid tarafından 1900-1908 yılları arasında Şam ile Medine arasında inşa ettirilen 1.322 kilometre (821 mi) uzunluğundaki demiryolu hattıdır...

Anadolu’nun önemli kavşak noktalarından biri olan Afyonkarahisar, 1890’da İzmir-Kasaba Demiryollarının tamamlanmasıyla İzmir’e, 1895'te tamamlanmış olan Anadolu Demiryolları ile de İstanbul’a bağlanmıştır.

Fakat bu iki demiryolu birbiri ile bağlantılı değildi. Diğer taraftan Antalya bölgesinin İstanbul ve diğer yerlerle irtibatının sağlanabilmesi için Antalya ve çevresinde demiryolu yapımı için İtalyanlar çeşitli projeler hazırlamışlardı. Kurtuluş Savaşı yıllarında askeri açıdan önemli olan Antalya’yı iç bölgelere bağlayacak bir demiryolu yapımı gündeme geldi. Ancak uygulamaya geçirilemedi. 1930'larda tekrar başlayan çalışmalarda. Aydın Demiryolu Şirketi’niıı imtiyaz hakkından dolayı engellemesi ile karşılaşıldı. Sonuçta Aydın Demiryolu bu şirketten satın alındı. 1933’te Afyon-Antalya Demiryolu yapımı ile ilgili kanun kabul edildi. 325 km. uzunluğunda olacak demiryolunun 4 yılda bitirilmesi tahmin edilmişti. Ancak ekonomik kaynak yetersizliği nedeniyle Burdur’a kadar olan kısmı tamamlanabildi. Ekonomik, askeri ve turizm açısından önemli olan bu demiryolunun Antalya Limanı’na kadar yapılması gerekmektedir.

2

Türkiye-Almanya İşgücü Antlaşması, 30 Ekim 1961 tarihinde Batı Almanya ile Türkiye arasında imzalanmıştı...

1970'te 1 dolar 80 cent olan petrol varil fiyatının Ekim 1973 Yom Kippur savaşından hemen sonra 12 dolara fırlamasıyla çöken ekonomiye çareler üretemeyen Türk hükümetlerinin işsizliğe bulabildiği tek çözüm ne yazık ki budur...

Vehbi Koç gibi büyük patronlar "Avrupa Birliği'ne girersek Türk sanayi mallarını Türk halkına satamaz ve yok olur! Avrupa şirketlerinin ürünleri piyasalarımızı istila eder.Bizim ürettiğimiz mallar onlarla rekabet etmeyi başaramaz" diyordu...

1934'te Trakya'da asayiş,terör sorunları ortaya çıktı ve pek çok T.C. vatandaşı mağdur oldu...Atatürk'ün o dönemde bu olayları dizginleyemeyen,önleyemeyen, öngöremeyen Başbakan İnönü'yü azarladığı iddia edilir...

1942 Varlık vergisi, 1955 yağma ve talanı,pogromu, 1974 sonrasında iç savaş ortamı ve temel ihtiyaç maddelerinin karaborsaya düşmesi de iftihar edilecek olaylar asla değildir...

Bugünkü hükümetin Hamas, Taliban ve Müslüman Kardeşler ile frekans uyumu da iftihar edilecek bir şey değildir!

Müslüman Kardeşler Cemiyeti (Arapça: جمعیة الإخوان المسلمين, Cem‘iyyetü'l-İhvânü'l-Müslimîn) ya da İhvânü'l-Müslimîn (Arapça: الإخوان المسلمون) kuruluş tarihi: 1928

3

Mussolini, Hitler, Stalin gibi diktatörlerin emperyalist, istilacı politikaları 1920'lerden sonra Türkiye genelkurmayında "potansiyel işgalcilerin işini kolaylaştırmayalım düşüncesine sahip Mareşal Fevzi Çakmak gibi askeri liderleri

"Antalya gibi pek çok yerde asla demiryolu ve karayolu yapmayalım," kararlılığına, inatçılığına yöneltti...

Bulgaristan ve İtalya'nın o dönemde Türkiye'den toprak talepleri olmuştu...İnönü Atatürk'ü temsil ederek Stalin ve Mussolini ile bir araya geldi...

İSMET İNÖNÜ'NÜN EN BÜYÜK BAŞARISI TÜRKİYE'NİN BATISINDA, KUZEYİNDE,GÜNEYİNDE 27 MİLYON RUSUN, 9 MİLYON ALMANIN, 6 MİLYON POLONYALININ, 7 MİLYON YAHUDİNİN, SAYISI BİLİNMEYEN ÇİNGENENİN (ROMANIN), YAKLAŞIK 1 MİLYON YUNANLININ ÖLDÜRÜLDÜĞÜ BİR SAVAŞIN TÜRKİYEYE BULAŞMAMASI İÇİN GÖSTERDİĞİ MÜTHİŞ DEVLET ADAMLIĞIDIR!

ÜSTELİK BÜTÜN BUNLARI YAPARKEN PADİŞAHLARIN BIRAKTIĞI OSMANLI BORÇLARINI KAPATABİLMEK İÇİN YURT DIŞINA BÜYÜK MİKTARLARDA PARALAR VE ALTINLAR ÖDEMEKTEYDİ...

OSMANLI'DAN KALAN BORÇLARIN SON TAKSİDİ 25 MAYIS 1954'TE ÖDENDİ...

19 Mart 1944'te İngiltere Başbakanı Churchill ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt'e Türkiye'yi ve Türkiye'nin lideri İsmet İnönü'yü şikayet etti...

"Türkiye ile Almanya arasındaki anlaşmalar elimizi kolumuzu bağlıyor...Türkiye'nin Almanya'ya krom tedarikini önleyemiyoruz...Türkler çok inatçı...İsmet İnönü'den Almanya'ya bundan sonra krom tedarik etmemesini istesek talebimizin tam tersi bir etki yaratabilir Türkiye'de...Öte yandan bu talebimizi bizim zayıflığımızın bir işareti olarak görebilir, Türkler..."

"Kafasında her an en az yedi tilki dolaştırır; tilkilerin kuyrukları birbirine değmez" denilmişti İsmet İnönü için...

İsmet İnönü 1961'de “Büyük devletlerle ilişki kurmak, bir ayı ile aynı yatakta uyumaya çalışmaya benzer; uyurken gözlerinizi daima açık tutmak zorunda kalırsınız" demişti...

Benito Mussolini, Joseph Stalin, Winston Churchill ve Franklin Delano Roosevelt ile Türkiye toprakları dışında buluşan da İnönü'ydü...Atatürk Kurtuluş Savaşı sonrasında hiç yurt dışı gezisi yapmamıştır...

İnönü Hitler'i yatıştırmak için ona yem olarak Avusturya ve Çekoslovakya verildiğinde dehşete düşmüştü...

İnönü Almanya ve müttefikleri Sovyetler Birliği ordusunun büyük bölümünü yok ettiğinde çok sevinmişti...Çünkü Sovyetler Birliği 1939'dan itibaren Türkiye'de askeri üsler ve Türkiye'den toprak talep etmişti...

İnönü ağır işittiğini iddia ederdi...Karşısındakinin söylediğini duysa bile o sözü tekrarlatır ve vereceği en uygun, en akıllıca cevap için zaman kazanmaya çalışırdı...İşitme kaybını avantaja çevirmişti...

Atatürk ne yazık ki sağlığını bozmaktan çekinmezken İnönü öğlen uykusuna yatardı...Bu alışkanlığı Vehbi Koç ve Rahmi Koç tarafından da benimsenmiştir...

“Bir memlekette namuslular namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur,” İsmet İnönü

"Bunlar Ankara gazinolarında çıplak kadın seyrederler, Konya meydanlarında dindarlık taslarlar. Böyle siyasetçilerin elinde millet kaderinin kazaya uğramaması başlıca emelimizdir," 13 ocak 1960 İsmet İnönü

İzmir'deki ahşap sinema yangınında İsmet İnönü'nün 5 yakını birden hayatını kaybetmişti...Bu kişiler: İsmet İnönü'nün doktor ağabeyi Ahmet Bey'in eşi Yaşar Hanım, onun büyük oğlu ve yine İsmet İnönü'nün akrabası olan Kazım Paşanın Hanımı,Kazım Paşanın kızı ve oğlu...(Kaynak kitap: Mevhibe; Yazan: Gülsün Bilgehan Sayfa: 175-176)

HAZİNE GİBİ BİR ANI KİTABI: GÖRDÜKLERİM, YAŞADIKLARIM Yazan: Jak Kamhi :

İsmet İnönü'nün genç mühendis Jak Kamhi'ye "Aman çok yol yapma evladım, yaparsan bütün Anadolu akın akın buraya gelir" dediğini biliyor muydunuz? (Sayfa: 35)

"1-) Bir röportaj sırasında Demirel'e gazeteci soruyor :- İsmet İnönü ile aranızda bir sıkıntı mı var? Demirel'in cevabı:- O arkasına koskoca Kurtuluş Savaşını almış bir kahraman. Ben kimim ki onunla bir sıkıntım olabilsin?

2-) Demirel'in ilk başbakanlık dönemi, Anıtkabir ziyaret ediliyor. Demirel protokol gereği önde yürüyor. Bu durumdan rahatsız adımlarını yavaşlatarak İsmet Paşa’nın gelmesini bekliyor. Bunu fark eden Paşa hızlıca Demirel'e yanaşıyor ve,

- Yürü, yürü rahat ol, sen başbakansın. Protokol kimsenin değerini düşürmez, diyor.

Adalet Partili Milletvekili günün birinde İsmet İnönü'ye çok ağır eleştirilerde bulunur.Demirel kendi milletvekilini çağırır, fırçalar, azarlar.

Özetle milletvekiline şunları söyler:

"Haddini sınırlarını bil karşında cephelerde savaşmış zaferler kazanmış bir milli kahraman eski bir komutan, Atatürk'ün başbakanı ve çalışma arkadaşı var"

Süleyman Demirel, başbakan İsmet İnönü’nün 12 Eylül 1963 tarihinde Türkiye ile Ortak Pazar arasındaki ortaklık ilişkisini kuran Ankara Antlaşması’nın imza töreninde yaptığı konuşmadan şu alıntıyı aktarmıştı:

“Ortak Pazar tarihi boyunca insan zekâsının vücuda getirdiği en cesur eserdir. Milletler topluluğu için yeni bir dönem başlamaktadır. Bu, müstakbel nesillere bırakılacak en büyük mirastır. Bu antlaşma Türkiye ve Avrupa’yı ebediyete kadar bağlamaktadır.”

İnönü Almanya, Sovyetler Birliği, ABD, İngiltere ve İtalya'ya karşı dış politikasını "Nasrettin Hoca'nın Mavi Boncuk kimdeyse gönlüm ondadır fıkrası" üzerinde temellendirdi...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"CHP'nin ikinci genel başkanı malum, İsmet İnönü, koltuğu çok severdi. CHP'deki koltuğunu 1972 yılında 88 yaşında iken, o da Bülent Ecevit karşısında kaybedince bıraktı. 1930 yılında ilk çok partili denemede koltuğu sallandı, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kapattı. 1946’da kendi isteğiyle değil, yoğun uluslararası baskılar nedeniyle çok partili hayata geçmek zorunda kaldı. Buna mecburdu. Mecburiyeti sanki lütufmuş gibi milletin yüzüne vuruyorlar. 1950'de ilk şeffaf seçimle CHP iktidardan uzaklaştırıldı."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel :

"İsmet Paşa cumhurbaşkanı olarak geldi. Seçimlere girdi, kaybetti. Cumhurbaşkanlığını da devretti, cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. 27 Mayıs darbesi, onun yarattığı mağduriyet, başbakanın, bakanların asılması gibi bir utanç üzerinden onu Cumhuriyet Halk Partisi'ne mal etmeye çalışacak ve bunu yaparken ülkenin ikinci cumhurbaşkanına, o teslimiyet, Sevr Anlaşması'nı yırtıp atıp Lozan'ı yapan diplomata, Batı Cephesi'nin kumandanına, namus, ahlak, dürüstlük timsali bir devlet adamına, İsmet Paşa'ya dil uzatacak. O İsmet Paşa'ya uzanan dili, İsmet Paşa'yı karalayan o tüm kirli sözleri, seçimi kaybettiği gece oğluna "Ben kaybettim, demokrasi kazandı." deyip tek adam olabilecekken demokrasinin önünü açmış İsmet Paşa'nın hatırası önünde eğilerek o lanetli dili şimdiden kınıyorum..."

22 Ekim 1957 Salı günü Başbakan Adnan Menderes’in konuşması aynen şöyledir:
“Arkadaşlar, diyorlar ki, bütün seçkin zümre, bütün zenginler, CHP’dendir. Evet, bütün zenginler onlardandır. Vehbi Koç da onlardandır ve daha birçok zengin onlardandır. Bir de bizim halimize, bizim mebuslarımıza bakınız. Biz fakiriz, mebuslarımızı yolda görenler dilenci zannedip sadaka vermeye kalkabilirler. CHP devrinde ve onlar sayesinde zengin olanlar el’an bu partiden ayrılmıyor ve bizim saflarımıza geçemiyorlar. Sevdiğim ve dostum olan Vehbi Koç da onlardandır.”

Vehbi Koç 1996'da vefat edene kadar ailesini sıkıyönetim -olağanüstü hal kurallarıyla, adeta demir yumrukla, Stalin'vari yönetti...Vehbi Koç'un Koç ailesi için yazdığı babayasada aile üyeleri herhangi bir siyasi partide ya da futbol kulübünde görev alamazdı...Eğer böyle bir girişimleri olursa evlatlıktan ve torunluktan derhal ve geri dönemeyecek şekilde kovulurlardı...Vehbi Koç soyadının herhangi bir küfür, kötü söz, beddua, itham, eleştiri alarak zedelenmesine asla izin vermezdi...

Vehbi Koç’un ev sakinlerine / ailesine yazdığı 11 Ağustos 1961 Cuma tarihli mektubundan: “Bütün ev halkından ricam: Muslukların fazla açılmaması, su israfına zerre kadar meydan verilmemesidir.Bu hususa dikkat edilmesini ehemmiyetle rica ederim.”

Koç’un kurucusu Vehbi Koç’un, oğlu Rahmi Koç’a torunları “Mustafa Koç, Ömer Koç ve Ali Koç” ile ilgili mektup yazdığı ortaya çıktı.

Merhum Vehbi Koç anılarında yer alan mektubunda oğlu Rahmi Koç’u şöyle uyarıyor:

“Mustafa Ram’da çalışıyor. Ali’yi de AMERİKA’ya verdin. Bu çocukların iyi yetişmeleri şart. Fakat onlara ‘Rahmi Koç’un oğlu’ muamelesi yapıldığını görüyorum ve çok üzülüyorum. İstedikleri yere, diledikleri seyahati yapabiliyorlar. Kimse sesini çıkaramıyor. Müdürlerine özel olarak mektup yazman lazım. Kendilerine hiçbir şekilde Rahmi Koç’un oğlu muamelesi yapılmasın. Mustafa hakkında her 3 ayda bir bana gizli olarak bilgi vermenizi rica edeceğim.”