TÜRKİYE'Yİ BÖLÜP PARAMPARÇA ETMEK İSTEYENLERİN LOZAN-LAUSANNE ANLAŞMASI NEFRETİ VE SEVRES ANLAŞMASI AŞKI HAKKINDA AÇIKLAYICI BİR METİNDİR...
Osmanlı ülkesini paylaşmak için 1908'de Reval de İngiltere ve Rusya, 1916'da Fransa ve İngiltere temsilcileri (Skyes-Picot) bir araya geldiler...
21 Eylül 2007 de Süleyman Demirel gazeteci Fikret Bila'nın sorularını yanıtlamıştı: (Kaynak kitap: Komutanlar Cephesi) :
Süleyman Demirel:
"Osmanlı dağıldığında içinden 35'e yakın devlet çıktı...Cumhuriyet sonrasında 29 tane Kürt isyanı vardır.Bunların en akılda kalanı Şeyh Sait'tir, Dersim'dir. (...) İddiaları şudur : Dünyada 30 milyon Kürt vardır.Bunlar; Suriye, Türkiye, Irak, İran , bir miktarda Kafkasya cumhuriyetlerine dağılmışlardır.En büyük grup Türkiye'dedir..."
Lozan anlaşması (24 Temmuz 1923), Sevr’de öngörülen Kürdistan devletinin kurulmasını engellemişti...
Süleyman Demirel'in de dediği gibi "Sevres anlaşması yürüklükte kalabilseydi Türkiye topraklarında bir Kürt devleti kurulabilecekti..."
ABD Kongresi'nin Lozan Anlaşması'nı uzun süre kabul etmememisinin, onaylamamasının nedeni çok anlamlıdır, çok düşündürücüdür...Türkiye Cumhuriyeti'ne ABD Kongresi düşmanca bir tavırla yaklaşmıştır...
Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920), sonrası Birinci Dünya Savaşı'nda galip gelen ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ile Osmanlı hükümetinin temsilcileri arasında imzalanan anlaşmadır.
Antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye'yi Arap Asya ve Kuzey Afrika üzerindeki tüm haklarından vazgeçmeye mecbur etti.
İngiltere Dünya Savaşı sonunda Kürtlere de bir devlet kurma vaadinde bulundu.
1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşması’nın 3’üncü bölümünde “Kürdistan” başlığıyla hazırlanan “Siyasal hükümleri” kapsayan 62, 63 ve 64. maddelerinde açık bir şekilde Kürdistan’ın kurulması ve sınırlarından bahsedilmiştir.
Sevr Antlaşması’nın 62’inci maddesinde, İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecekti.
Osmanlı hükümeti Sevr Antlaşması’nın 63’üncü maddesinde Kürdistan devletinin kurulması anlamına da geldiği 62’inci maddenin yükümlülüklerini yerine getirmeyi kabul ettiği yer almaktadır.
63 ve 64’üncü maddelerde şu ifadeler yer almaktadır:
63’üncü madde:
“Osmanlı Hükümeti, 62. Maddede öngörülen komisyonlardan birinin ya da ötekinin kararlarını, kendisine bildirildiğinden başlayarak üç ay içinde kabul etmeği ye yürürlüğe koymağı şimdiden yükümlenir.”
64’üncü madde:
“İşbu Antlaşmanın yürürlüğe konuşundan bir yıl sonra, 62. Maddede belirtilen bölgelerdeki Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye'den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyine başvuruda bulunmaları halinde ve Konsey’in de bu nüfusun bağımsızlığa yetenekli olduğu görüşüne varır ve bu bağımsızlığı onlara tanımayı Türkiye'ye salık verirse (tavsiye ederse), bu durumda Türkiye, bu öğütlemeye [tavsiyeye] uymaya ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeyi, şimdiden yükümlenir. Söz konusu vazgeçmenin ayrıntıları Başlıca Müttefik Devletlerle Türkiye arasında yapılacak özel bir sözleşmeye konu olacaktır.
Bu vazgeçme gerçekleşirse ve gerçekleşeceği zaman, Kürdistan’ın şimdiye dek Musul ilinde kalmış kesiminde oturan Kürtlerin, bu bağımsız Kürt Devletine kendi istekleriyle katılmalarına, Başlıca Müttefik Devletlerce hiçbir karşı çıkışta bulunulmayacaktır.”
SURİYE KÜRTLERİ ÖZERK BÖLGE TALEP EDİYOR
Suriye’de binlerce askeri bulunan bulunan ABD, ülkenin kuzeydoğusunda IŞİD’e karşı SDG ile birlikte çalışıyor. Türkiye ise SDG’nin omurgasını oluşturan Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) ve bağlı olduğu Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı yöneten Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD), PKK'nın uzantısı olarak görüyor ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor...
YPG omurgası üzerine oturan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Komutanı Mazlum Abdi Kobani en az 50 bin silahlı insana komuta ediyor...Suriye Demokratik Güçleri’nin (SGD) yöneticisi Mazlum Abdi diğer bilinen adıyla Mazlum Kobani ABD ve İsrail himayesinde Suriye'de özerk bir Kürt bölgesi kurmak istiyor...
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TRUMP'IN SURİYE KÜRTLERİ POLİTİKASINI ELEŞTİRMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 24 Ekim 2019’da katıldığı bir televizyon programında Donald Trump'ın Suriye Kürtleri politikasını şöyle eleştirmişti:
“(…) Bir taraftan teröre karşı olmayı konuşuyoruz, öbür taraftan da bu teröristlere ne yazık ki sizler kapınızı açıyorsunuz, onlarla masaya oturuyorsunuz, hatta onların size gönderdiği mektubu kendi mektuplarınıza ek yapıp bize gönderiyorsunuz; bunları hep konuştuk. Ama bizim Bay Kemal, tabii her şeyi biz kalkıp da ona anlatacak halimiz yok ve diyor ki kendine göre meydan okuyor filan falan, biz bunları Trump’ın kendisine bizzat anlattık. Dedik ki; böyle böyle, biz şu anda size kırgınız, çünkü bir teröristle böyle bir mektup alışverişinde bulunuyorsunuz ve o mektubu kendi mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz; hiçbir şey diyemedi, zaman zaman biz bu tür görüşmeler yapıyoruz dedi. Aldığınız neticeyi de söyler misiniz dedim. Aldıkları bir netice yok.”
IRAK KÜRTLERİNİN NÜFUSU AÇIKLANDI
Molla Mustafa Barzani ve Saddam Hüseyin arasında 1970 yılında yapılan anlaşma sonucu Irak'ta özerk Kürt yönetim bölgesi kurulmuştu. 1974'te Saddam Hüseyin tarafından özerklik kaldırıldı ve Kürtler tekrar isyan etti. 1991 yılında tekrar, Kürtler tarafından bölgede tek taraflı özerklik ilan edildi ve Bağdat hükûmeti, Kürdistan Bölgesi'nin özerkliğini Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra, 2005'te yeni bir Irak anayasası ile tanıdı.
25 Şubat 2025: Irak'ta 37 yıl sonra yapılan genel nüfus sayımının sonuçları açıklandı. Irak’ın toplam nüfusu 46 milyon 118 bin olarak açıklandı. Kürdistan Bölgesi nüfusu ise 6 milyon 503 bin olarak belirlendi. Irak Kürdistan Bölgesi Planlama Bakanı Sözcülüğü nüfus sayımına göre IKBY dışındakiler de (Kerkük, Xaneqin, Şengal, Musul) eklendiğinde Kürt nüfusunun toplamda 7 milyon 11 bin 584 kişi olarak kaydedildiğini açıkladı.
SURİYE KÜRTLERİ SURİYE'DE ÖZERK BÖLGE KURMA HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ABD BAŞKANI DONALD TRUMP'TAN DESTEK İSTİYOR...
ABD başkanı Donald Trump 9 Ekim 2019 tarihli mektubunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Barış Pınarı Harekatı'ndan vazgeçmesini istemişti...
New York Times gazetesi, Trump'ın Suriye hakkında Kongre liderleriyle yaptığı toplantıda Türkiye'nin askeri operasyonuna yeşil ışık yakmadığını ispatlamak için Erdoğan'a bir mektup yazdığını söylediğini duyurmuştu...Trump daha sonra, Temsilciler Meclisi'nde azınlık lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy'den mektubun kopyasını masadakilere dağıtmasını istemişti...
Mektupta Trump, Erdoğan'a, şçyle hitap etmişti "Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım"
Trump, ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yolladığı mektuba Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani'nin Türkiye ile müzakere etmek istediğini ve bazı tavizler verme niyetinde olduğunu belirttiği mektubu da eklediğini söylemişti...
Trump, mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanı, gelin iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.
"Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani'nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum."
Mektubun üzerinde 9 Ekim 2019 tarihi olduğu görülüyor. Bu tarih, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda SDG'nin kontrolü altındaki alanda bir güvenli bölge oluşturmak için başlattığı Barış Pınarı Harekatı'na başladığı güne denk geliyor.
Trump, Erdoğan’a “Aptallık etme” dediği mektubu barının başköşesinde sergiliyor
Trump'ın, dört yıl önce AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yolladığı mektup, Trump’ın Manhattan’daki Trump Tower otelinin barında sergileniyor.
Duvarların birinde, Trump’ın Erdoğan’a yazdığı ve “Türkiye ekonomisini yıkmaktan sorumlu olmak istemem. Aptal olma.” dediği mektup da sergileniyor.
Trump, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) Barış Pınarı Harekâtı’nı başlattığı 9 Ekim 2019’da AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazdı.
Mektupta ne yazıyordu?
“Sayın Cumhurbaşkanı,
Gel seninle iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz. Biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Daha önce bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.
Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı tavizleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani’nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum.
Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme!
Erdoğan ise 24 Ekim 2019’da katıldığı bir televizyon programında mektubu Trump ile konuştuklarını ve Trump’a sitem ettiğini söyledi:
“(…) Bir taraftan teröre karşı olmayı konuşuyoruz, öbür taraftan da bu teröristlere ne yazık ki sizler kapınızı açıyorsunuz, onlarla masaya oturuyorsunuz, hatta onların size gönderdiği mektubu kendi mektuplarınıza ek yapıp bize gönderiyorsunuz; bunları hep konuştuk. Ama bizim Bay Kemal, tabii her şeyi biz kalkıp da ona anlatacak halimiz yok ve diyor ki kendine göre meydan okuyor filan falan, biz bunları Trump’ın kendisine bizzat anlattık. Dedik ki; böyle böyle, biz şu anda size kırgınız, çünkü bir teröristle böyle bir mektup alışverişinde bulunuyorsunuz ve o mektubu kendi mektubunuza ek yapıp bize gönderiyorsunuz; hiçbir şey diyemedi, zaman zaman biz bu tür görüşmeler yapıyoruz dedi. Aldığınız neticeyi de söyler misiniz dedim. Aldıkları bir netice yok.”