21. yüzyıla girerken dünya gezegeninde durum şöyleydi:

"En az üç milyar insan günde iki dolarlık gelirle hayatta kalmaya çalışıyordu...Dünya nüfusunun yüzde onu dünya gelirlerinin yüzde 70'ine sahipti...Dünya ekonomisi 1950 - 2000 arasında yedi misli büyümüştü, ancak zengin fakir arasındaki gelir farkı daha da artmıştı..."

Süleyman Demirel "Bir kanun çıkararak 65 yaşını geride bırakmış herhangi bir geliri, emekliliği, sosyal güvencesi, çalışacak enerjisi, takati olmayanlara maaş bağladık...Türkiye'de bir milyondan fazla insanımız bu kanundan yararlandı... Yoksullukla, sefaletle mücadele devletlerin en önemli görevlerinden biridir," demişti...

Gazeteciler Nadir Nadi ve Ahmet Kahraman, erken sayılabilecek bir yaşta vefat eden Hacı Ömer Sabancı'nın (1906-1966) dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın yardımlarıyla, desteğiyle yükseldiğini yazmıştı...

Vehbi Koç İsmet İnönü'ye çok yakındı...Hatta İsmet İnönü ve Vehbi Koç Adolf Hitler'e krom satarak para kazanmıştı...

Sabancı ailesi ve Eczacıbaşı ailesi ise Adnan Menderes ve Celal Bayar ikilisine destek çıkmıştı...

Nimet Arzık hamallıktan, ırgatlıktan Türkiye'nin en zenginleri arasına giren Hacı Ömer Sabancı'nın Atlı köşkünü 14 Temmuz 1958'de askeri darbe sırasında öldürülen Irak kralı 2. Faysal ve onun amcasının satın almak istediğini yazmıştı...

İstanbul Boğaziçi sularında Hacı Ömer Sabancı Irak kralı 2. Faysal'a ve onun amcasına Irak Kraliyet yatı Aliye'de şöyle demişti

" Sizler 20 milyon İngiliz Sterlini verin bir ortaklık kuralım ve İstanbul'da suni kauçuk fabrikası kuralım"

1984'te Sabancı Grubu'nda 32 bin kişi çalışıyordu...

"Bildiğin ayranı bilmediğin yoğurda değişme" diyerek Hacı Ömer Sabancı tarafından teyzesinin kızıyla evlendirilen Sakıp Sabancı:

"Rahmetli babam ne devlete bir şey sat ne de devletten bir şey al" demişti..."

Sakıp Sabancı Sedef Kabaş'tan Ahmet Kahraman'a kadar tüm kanaat önderlerine kendisinin ve ailesinin tarihini anlatmıştı...

Sakıp Sabancı "1998'de Bülent Ecevit cumhurbaşkanı, Deniz Baykal başbakan olsun" demişti...

Sakıp Sabancı: "Babam hesabını bilirdi...Tutumluydu...Anam da öyleydi...Mantı allah mantı yerdik.Pirzola yiyemezdik ki..."

"11 yaşındaki otomobilimle buraya geldim..."

"Benim karım benden cimridir"

Nimet Arzık'tan Hacı Ömer Sabancı'yla ilgili bir anekdot :

Hacı Ömer Sabancı'ya nefis bir sofra takımı teklif edilmiş...Hacı Ömer Sabancı Nimet Arzık'a şöyle demiş "Beş bin lira ederdi, ben 1800 liraya satın aldım..."

Arzık, Hacı Ömer Sabancı'dan bahsederken "Hacı Ömer bey herhangi bir partiye bağış yaparsa ertesi gün diğer partiye de aynı bağışı yapardı" demişti...

Hacı Ömer Sabancı'nın Arzık'a anlattığı atasözleri şöyleydi:

"Eşeğe altından palan-eyer de vursan eşektir"

"Kurda ensen neden kalın diye sormuşlar kendi işimi kendi görürüm demiş"

"Kadının akıllısından kaç"

1960’a gelinirken Vehbi Koç gibi işadamları, sermaye temsilcileri Cumhuriyet Halk Partisi üyeliğini terk ederek Demokrat Parti’ye katılmaya zorlandı. 22 Ekim 1957’de Başbakan Adnan Menderes’in konuşması aynen şöyledir:

“Arkadaşlar, diyorlar ki, bütün seçkin zümre, bütün zenginler, CHP’dendir. Evet, bütün zenginler onlardandır. Vehbi Koç da onlardandır ve daha birçok zengin onlardandır. Bir de bizim halimize, bizim mebuslarımıza bakınız. Biz fakiriz, mebuslarımızı yolda görenler dilenci zannedip sadaka vermeye kalkabilirler. CHP devrinde ve onlar sayesinde zengin olanlar el’an bu partiden ayrılmıyor ve bizim saflarımıza geçemiyorlar. Sevdiğim ve dostum olan Vehbi Koç da onlardandır.”

Vehbi Koç, Adnan Menderes’in bu konuşmasını ve Demokrat Parti yöneticilerinin kendisine yaptığı baskıları “Hayat Hikayem” adlı kitabında uzun uzun anlatır.

Türk sanayisinin büyük ismi Vehbi Koç, işadamı kimliğinin yanı sıra siyasete olan ilgisiyle de bilinirdi. Siyasi yaşamı, henüz 19 yaşındayken, Ankara’da Müdafa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti üyeliği ile başlamıştı. Bu ilişki, Cemiyet’in Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüşmesinden sonra da devam etti. Belediye Meclisi ve Parti İl Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. 1943’te İsmet İnönü tarafından Ankara milletvekilliği teklif edilmesine karşın, işlerinin çokluğu nedeniyle bu teklifi kabul etmedi. Fakat ticaret ve iş hayatıyla ilgili çeşitli konularda İnönü’ye yardım etmeyi sürdürdü.

Ancak Demokrat Parti 1950 yılında iktidara gelince, Halk Partili olduğu için baskı altına alındı ve Ankara Ticaret Odası Başkanlığından uzaklaştırıldı; hatta hesapları incelemeye alındı. Kendi anılarında anlattığına göre bir yandan işleriyle ilgili konularda kendisine zorluklar çıkarılırken, bir yandan da CHP’den istifa edip DP’ye katılması yönünde baskılara maruz kaldı. Bu öneriye “Hayır” demesine rağmen, 10 Mart 1960’ta istifa mektubunu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği’ne gönderdi.

Vehbi Koç’un istifa edeceği haberini alan İnönü, sakin bir şekilde dinledikten sonra şöyle demişti:

“Koç, iftihar duyduğumuz bir arkadaştı. Daha fazla mukavemet bulamamış olmasına çok üzüldüm. İşin bu safhada kalıp kalmayacağını kestirmek kabil değildir. Bugünkü durumu bir dereceye kadar izah ve müdafaa etmek belki mümkün olabilir. Daha ileri bir adım kendisini manen tahrip edecektir. Yazık oldu…”