Cem Yılmaz'ın sivri zeka Fikri rolünde olduğu "Vizontele" filminin çok ünlü sahnesini hatırlayalım:
1970'lerde belediye başkanı ilçeye vizontele yani siyah beyaz televizyon geldiğini müjdelemek için halkı belediye binası önüne toplamış, balkondan konuşma yapmakta, vizonteleyi anlatmaya çalışmaktadır...
Toplananlardan biri sorar: Vizontele nedir ki?
Başkan cevap olarak,
" Radyonun resimlisi... Zeki Müren'i hem dinleyecek; hem göreceksiniz... " diyor...
Fikri soruyor: Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?
Zeki Müren; Emin Çölaşan, Ahmet Kahraman ve Nimet Arzık'a hayatının dönüm noktalarını anlatmıştı...
Zeki Müren'in annesi: "Bir gün meşhur olacağını o çocukken biliyordum.Rüyamda gökte pırıl pırıl adı dalgalanıyordu.Ailemizde güzel sesli var ondan önce...Büyükbabası...Hacı Mehmet hafızdı ve Rumeli türküleri de söylerdi..."
Kültürel mirası 200+ beste, 500+ plak ve 18 film olan Zeki Müren 26 Mayıs 1955'te Maçka Parkı içindeki İstanbul Küçükçiftlik Parkı'nda ilk konserini verdi...
O konserdeki ilk şarkısı Nikolas Ağa'nın "var mı hacet söyleyin ey gülşenim, ben kulunum, sen efendimsin benim," adlı eseriydi...O gece Selahattin Pınar tamburuyla Müren'e eşlik etti...
Antalya Aspendos konseri 27 bin seyirciliydi ve 30 mayıs 1969 Cuma gecesi yaşandı...Bu konserde repertuar Nevres paşa, Hacı Arif, Dede efendi, Şevki bey, Rahmi bey, Selahattin Pınar ve Sadettin Kaynak ağırlıklıydı...Paşa lakabını Müren'e Antalyalılar layık gördü...
1980'de üç kalp damarı tıkanmıştı, diabet hastasıydı ve aynı yıl Kuşadası'nda kalp krizi geçirince sahne kariyerine son vermek zorunda kaldı...Aynı yıl yüzünü gerdiren bir estetik ameliyat geçirdi...Texas Houston'da 25 kilo verdi... Günlük kalorisini 1700 civarında tutması gerektiğinden hayatından alkollü içecekleri çıkardı...
Şiir kitabının adı "Bıldırcın Yağmuru"ydu...
Şöyle demişti:
İlk bestem "zehretme hayatı bana cananım"dır...
"Ben Zeki Müren'i, saydırmaya, sevdirmeye, mecbur olduğum başka bir insan gibi sayarım"
"Şans, şansını iyi kullanmasını bilmektir...Mesleğe saygı...Sesim olurdu da, köyümde yanık yanık türkü söylerdim.Sesim olurdu da mevlutlarda kasabayı kasıp kavururdum..."
"Her sahneye çıkışımda, sınav talebesi gibiyim."
"Resimlerimi yırttılar, afişlerimin gözlerini oydular...Bineceğim arabanın lastiğini patlattılar.Sesim gitsin,yok olsun , hatta öleyim diye ilacıma kezzap gibi bir şey koydular.Burun damlamın içine tuzruhu nevinden bir şey koydular.Mikrofonun kablosunu kestiler..."
Fazla kilolarım nedeniyle kalbimin kılcal damarların tümüne kanı pompalayamadığını söylediler...
1955'te gazinoculardan aldığım ilk gecelik ücretim 1200 liraydı...
1933 yılında Bursa'da doğdum.Radyoda dört yıl şarkı okudum.Her cumartesi 45 dakikalık radyo programım vardı...
Diplomamı almadan önce sahneye çıkmadım.Çünkü bu konuda babama söz vermiştim...Plak doldurmaya 1950'den sonra başladım.Sahne kariyerim 1955'te başladı...Bir piyeste oynadım: "Çay ve Sempati...Tea and Sympathy" Piyesin yazarı Robert Anderson...
İlk plağımın adı "Muhabbet kuşu"
Şerif İçli, Şükrü Tunar, Refik Fersan Agapos efendi, Kirkor efendi ve İzzet Gerçeker'den musiki ve nota dersleri aldım...
Beni "uç beyi-öncü" yapan halktır.
Şarkıcılardan Edith Piaf'ı, Charles Aznavur'u, Münir Nurettin Selçuk'u, Bekir Sıtkı Sezgin'i, Müzeyyen Senar'ı çok beğenirim... "Şimdi ikinci bahar yaşıyor ömrüm" gibi şarkıları da çok beğenirim...
Dede efendiye ait rast eseri çok severim...Bu şarkının sonu vals usulüyle bitiyor...Bugün bile bu parçanın sonuyla dans edilebilir.Bu şarkıya hayran olmamak mümkün değil.Bugün bile sahneye çıksam bu parçayla başlarım...
Bahsettiğim şarkı şöyle:
"gözümde daim hayal-i cana gönülde her dem cemal-i cana
hey canım hey ömrüm hey hey hey ey peri dilber-i rana civan-ı nazenin
gam benim şadi senin hicran benim devran senin
yar benim devran senin yar benim devran senin
ey şah-ı cihan ey dilde nihan senin gibi güzel efendim var benim
yar yar yar yar benim
gül yüzlü mahım rahm eyle şahım çeşmi siyahım alemde birsin"
Nazara inanıyorum...
Halk bodrumdaki Bardakçı koyuna Müren koyu demeye başladı...
Kendimi fazla yorduğuma, yorgun düşürdüğüme inanıyorum...Kalbim erken yoruldu, bunu hiç istemezdim...Kalp denen pompayı fazla kilolar yoruyor...
Böbrek taşımı sahnede düşürdüm.Pırıl pırıl bir taştı...
Komedyenlerin ve gayretkeşlerin sahnede beni takit etmesi hoşuma gidiyor...
Son yıllarda çalışmadığım için vergi rekortmenliğimi kaybettim...
Dedemin bana bir vasiyeti vardır "faiz parası hayır getirmez diye". Şişli de üç tane apartmanım var.Levent de bahçeli evim var.Antalya ve Ankara'da birer dairem var...Bursa da anneciğimden iki daire kaldı.Bodrum da yazlık evim var.Temel gelirim kira gelirleridir. Bursa çimento'da hissem var...Dedemin vasiyetine rağmen bankada param var...
Bir modacı hanım benden hamile kaldı ve kürtaj oldu.Bir kadınla sekiz senelik ilişkim oldu...İlk aşkım Bursa'lı ayten yeşil gözlüydü...İlk kez 13 yaşında aşık oldum.104 kadınla ilişkim oldu.Homoseksüel değilim.
Benim kedim öldü haftalarca uyuyamadım.
Ben sanatımla ve toplumla evliyim. Musikiyle,şiirle, resimle, şarkılarla ve bestelerle evliyim.
Alkışlardan mutluluk duydum, devamlı gözaltında olmaktan mutsuzluk duydum.
"Zeki müren babasının kabristanını yaptırmadı" , "Zeki Müren'in annesi eşinin ölümünden hemen sonra ikinci evliliğini yapacak" tarzındaki iftira-yalan niteliğindeki gazete haberleri beni çok üzdü ve çok incitti...Yine de tekzip ya da dava etme, mahkemeye başvurma yoluna gitmedim...
Dört bin şarkının sözlerini ezbere bildiğim gibi binlerce, belki de dört binden fazla müstehcen fıkra anlatabilirim...
Sevgi verdim.Sevgi aldım. Saygı duydum, saygıyla karşılandım...
''Yaşamım boyunca bir uktedir içimde söküp atamadığım. Büyük Atatürk'ün devrine yetişemedim.O'nun devrinde şarkı söyleyemedim. Türkçe'yi onun dilediği şekilde rahat ve tane tane okusaydım, reaksiyonunu mutluluğunu görseydim"
Notlar:
Zeki Müren, servetinin tamamını Türk Eğitim vakfı ve Mehmetçik vakfına bağışlamıştı...
Zeki Müren Anısı:
Yıl 1958, Çanakkale Şehitliği inşaatı parasızlık nedeniyle yarım kalır.
Bunu duyan çok değerli sanatçımız ve 'paşa'mız Zeki Müren, tüm konserlerini iptal ederek, yurt çapında turne düzenler ve şehir şehir mesleğini icra eder..Turneden elde ettiği gelirle inşaatın tamamlanması için parayı Çanakkale'ye gönderir...