- Takipte Kalın
- Tweet
Son yıllarda kadınlarımız, ne yazık ki sıklıkla erkek
şiddetine uğramaları üzerinden yapılan haberler ile gündeme geliyor. Oysa ki,
dünyanın değişik ülkelerinde yaşayan kadınlarımız dünyanın gündeminde, çeşitli
alanlardaki başarılarıyla yer alıyor, devlet başkanlarının bile dikkatini
çekerek özel ödüllere layık görülüyorlar.
Geçen yüzyıldan bugüne, erkeklerin aktif olarak görev
aldığı neredeyse her alanda kendine bir yer edinen bu kadınlarımızın başarıları,
yukarıda yazdığım gibi, nedense ülkemizdeki haberlerde karşımıza pek çıkmıyor.
Magazin haberlerinde boy boy kadınlarımızdan bahsediliyor
da, spordan sanata, bilimden sağlığa, cinsiyet eşitliğinin henüz sağlanamadığı
ülkemizde, kadınların erkeklerin de yer aldığı ve ön plana çıktığı alanlarda ne
yazık ki adları, çok başarılı olsalar da sıklıkla geçmiyor.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinde eğitim almış, en
önde gelen kurumlarında çalışan ve araştırmaları ile dünya gündeminde yer almış
birçok Türk bilim kadınları çeşitli başarılara imza atıyorlar, ödüllere layık
görülüyorlar. Ancak Türk ulusal medyası dediğimiz ana akım TV kanalları ile
basılı medyada, bilim dünyasındaki başarılar kendine çok yer bulamadığı için,
bunların büyük bir bölümünden haberiniz bile olmayabiliyor.
Yapılan uluslararası araştırmalar gösteriyor ki, Türk
kadın araştırmacı oranı, bugün için dünya ortalamasının üzerinde. UNESCO
İstatistik Enstitüsü’nün 2020’de yayınladığı bir rapor, dünya genelinde kadın
araştırmacı oranının yüzde 29,3 olduğunu ortaya koymakta. Türkiye’de ise bu
oran, ortalamanın üzerinde, yüzde 37 düzeyinde. Aynı rapor, Türkiye’de
kadınların, çeşitli bilim dallarında, üniversite düzeyinde eğitim gören
öğrencilerin yüzde 40’ını oluşturduğunu ortaya koyuyor. Ortalamaya bakıldığında
her ne kadar bilim dallarında erkek öğrenci sayısı kadınları geçse de, sağlık
alanında yüzde 63,4 ile kadınların çoğunluğu oluşturduğu görülüyor. Ve en acısı
da ülke içinde çalışan bilim kadını sayısı, yurt dışına olanların yarısı kadar.
Bu yazı dizimizde dünyanın değişik yörelerinde, değişik
bilim dallarında başarılarıyla ülkemizin adını tanıtan bilim kadınlarımızdan
bazılarını tanımaya çalışacağız.
Yazı dizimize başarısıyla Pandeminin önünün alınması için
dünya çapında bir buluşa imza atan ekibin başında yer alan, yakın zamanda
insanlığın kabusu olan kanseri de yok edecek bir başka buluşu ile yeniden
gururumuz olacak bilim kadınımızla başlayalım dedim. Huzurlarınızda Dr. Özlem
Türeci…
COVID-19 AŞISINI
BULDU, ŞİMDİ SIRA KANSERDE…
Yaklaşık iki
yıldır insanlığın başına bela olan pandemi döneminde insan hayatının ve
sağlığının ne denli önemli olduğunu anladık. Tüm Tıp Bilim İnsanları salgının
bir aşı aracılığı ile önlenebileceği fikrinde kısa sürede birleşti. Dünya’nın
küçük büyük pek çok ülkesinde, küçük büyük pek çok laboratuar aşı araştırmaları
yaptı ve bunlardan bir kısmı kabul görerek, kullanılmaya başlandı. Bunlar
arasında, etkisi en yüksek düzeyde olan bir aşıyı, mRNA teknolojisi ile yani
canlı virüs kullanarak bulan kişiler Türk hekimleri oldu. Hepimizin ismini
duyduğu BioNTech aşısının mucitlerinden Dr. Özlem Türeci bu isimlerden biri.
Hem de en önemlisi…
Doğumundan önce ailesinin Almanya’ya göç etmesiyle bu
ülkede doğan, öğrenim gören ve çalışmaya başlayan Türeci, COVID-19 virüsüne
yönelik çalışmalarının yanısıra, kanser tedavileri üzerinde de dünyanın sayılı
araştırmalarını yönetiyor. Eşi Prof. Uğur Şahin ile 2008 yılında BioNTech
şirketini kuran Türeci, on yıl boyunca Klinik ve Bilimsel Danışma Kurulu’nda
görev yaptıktan sonra, 2018’de BioNTech Tıp Şefliği görevini üstlendi.
BioNTech’in diğer kurucuları arasında yer alan kardeşler, Thomas ve Andreas
Struengmann, aynı zamanda Türeci’nin, kanserle mücadele etme projelerini
laboratuarlarında çalıştığı Ganymed şirketinin de ortakları arasındadır. Kanser
İmmünoterapi Derneği Başkanı da olan Türeci’nin, Ganymed’de üzerinde çalıştığı
söz konusu uygulama, kanserli hücreleri vücuda giren bir virüs gibi
algılayarak, bu hücrelerin yok edilmesini amaçlıyor. Fakat kendisini COVID-19
aşısından tanıdığımız Türeci, eşi Uğur Şahin ile birlikte, BioNTech şirketinde
mRNA teknolojisi kullanarak, aşı alanında devrim yarattı. COVID-19 salgını Mart
2020’de henüz yeni ortaya çıkmışken, bu virüsün küresel bir salgına yol
açacağını öngören çift, 25 yıldır üzerinde çalıştıkları söz konusu aşı
çalışmalarının hızlandırılmasına izin vermeleri için, BioNTech yönetim kurulunu
olağanüstü bir toplantıya çağırdılar ve diğer yönetim kurulu üyesi bilim
insanlarını ikna etmek için yoğun çaba sarf ettiler. COVID-19’a karşı etkisi en
yüksek aşılar arasında yer alan BioNTech aşısı ile, Almanya’da Federal
Cumhuriyet Liyakat Nişanı’na layık görülen çifte nişanları, Almanya
Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in
katıldıkları bir törende takıldı. COVID-19 aşılama çalışmaları dünyada hızla
devam ederken, Türeci bir yandan da kendi çalışmalarını sürdürüyor. mRNA
teknolojisi üzerindeki çalışmalarıyla New York Post’ta yer alan söyleşisinde Türeci, şimdi sıranın
kanser tedavisinde olduğunu söyleyerek, Bu teknolojinin kanserli hücreler ve
tümörlere karşı da kullanılabilmesi için çalıştığını belirtirken, bu konuda
ayrıca “mRNA teknolojisine dayanan farklı kanser aşılarımız var. Bu tip tedavi
yöntemi ve geliştirme süreçlerinde tahmin yapmak zor, ancak birkaç yıl içinde,
kansere karşı savaşacak aşımızı da insanlara sunmaya hazır olacağımızı tahmin
ediyorum” şeklinde görüş belirtmekte.
Şimdi saygıyla ayağa kalkıyor ve bu değerli Bilim
Kadınımıza ve saygıdeğer eşine “Yüreğinize sağlık, iyi ki varsınız” diyoruz…