- Takipte Kalın
- Tweet
Son dönemde hangi konuya el atmaya kalksak altından bir çapanoğlu
çıkıyor. İnsanın aklına, bu işler özellikle mi insanların karşısına
çıkartılıyor, bu kararlar insanları korkutmak, yıldırmak için mi alınıyor
sorusu geliyor.
Baroların çoğalması konusu daha gündemde sıcaklığını korurken, bir
sabah uyandık, Ayasofya yeniden cami olacak konusu yıldırım hızıyla gündeme
düştü ve gene yıldırım hızıyla yasalaştı.
Şimdi 24 Temmuz tarihinde kılınacak Cuma namazıyla, Ayasofya mabedi
için nasıl bir dönemin başlayacağını göreceğiz.
Aslında bu yeni cami fonksiyonu lafının çok bir anlamı olmadığını
yakın tarihimizi bilenler anlıyor. Çünkü zaten 1991 yılından bu yana
Ayasofya’da ezan okunmakta, namaz kılınmakta.
Danıştay, hangi hukukî içtihada dayandığı belli olmayan bir kararla
1934 yılında Bakanlar Kurulu tarafından alınan Ayasofya’nın Müze haline
getirilmesi kararını iptal etti ve bu dönemin parlamentosu hiç vakit geçirmeden
Ayasofya’yı camiye döndürme karını yasalaştırdı.
Şimdi bu kararın arkasından ne gelecek? Bir sabah kalktığımızda hangi
sürpriz kararla karşılaşacak, cumhuriyet kazanımlarından hangisinin yok
edilişini, yüreğimiz yanarak izleyeceğiz.
2023 beklentisinin ülkemize neler getirebileceğini düşündüğümüzde,
karamsarlığa kapılmamak elde değil.
Cumhuriyet tarihimizin ilk döneminde elde edilen çağdaş kazanımlar,
Cumhuriyetin 15. Yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü sonrasında ne
yazık ki başa gelen hükûmetler tarafından korunamamış, adeta bir karşı devrim hareketi
1940’lı yıllardan başlayarak yürürlüğe konmuştur.
1940’ların başında, 1932’de temeli atılan Köy Enstitüleri ülkenin
Mustafa Kemal’den sonraki ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından açılmış,
ancak 7 yıl yaşamaya muktedir olarak, gene İsmet Paşa’nın imzası ile
kapatılmıştır.
Türkiye’nin geleceğinin güvencesi ve topyekün kalkınma hamlesi olan
Köy Enstitüleri, ne yazık ki, Amerikan emperyalizminin savaş sonrası dünyaya
yayılma projesi olan Marshall Planı'na kurban edildi. Bu projenin uzantısı olan
BOP'un (Büyük Ortadoğu Projesi) 1980’lerde gündeme gelmesiyle, ülkenin tüm
eğitim sistemi alt üst edilerek, koskoca Türkiye Cumhuriyeti, eğitimsizliğe mahkum
edildi.
Bu projeler ülkemizin temel değerlerini temelden sarsarken, 2000’lerin
başında iktidara gelen ve ülkeyi 18 yıldır yöneten hükûmet, bu sarsıntıların
etkilerini bertaraf etmek yerine, her gün aldıkları kararlarla Cumhuriyetin
kazanımlarını zedelemekte ve hatta yok etmekte.
Umarım Ayasofya kararı başka kararların yolunu açmaz. Çünkü artık
Cumhuriyet aşığı bizlerin, Cumhuriyetimizin başka kazanımlarını kaybetmeye
tahammülümüz kalmadı.