İlgili kurumlar düzeyinde kamu sağlığı açısından yaptığımız çalışmalardan sonuç alamayınca, doğmuş bulunan hayati zorunluluk nedeniyle, mecburiyet tahtında yine kamu sağlığı adına çözüm aramayı sürdürüyoruz.
Uzun bir zaman öncesinde, güvenilir sektörlerden alınan bilgiler doğrultusunda su kaynaklarımız ve su havzamız bağlamında yer altı su arterlerimiz üzerinde risk faktörü olarak bilinen çok sayıdaki halı yıkama işletmeleriyle ilgili olarak ilgili kurumlara durum iletilmiştir.
Toplum sağlığının korunması adına durumu ifşa eden ilgili yönetimden alınan bilgilere dayanılarak; kentimizin kuzeyinde, yani su kaynaklarımız üzerinde 600 civarında halı yıkama işletmesinin bulunduğu, işletmelerin çoğunun ruhsatının bulunmadığı, dolayıyla kullanılan kimyasalların izin verilen türlerden olmadığı, Her işletmenin bir günde 10- 12 ton su kullanmak durumunda olduğu, halı yıkamadan artan suların yıkama artığı kirli suların esasen arıtılarak park ve bahçelerin ihtiyacı olarak kullanılması ve mekanın yıkanmasında kullanılması gerekirken o kirli suların hiç arıtmaya tabi tutulmadan zemin tabakasına enjekte edildiği bilgisi alınmıştır.
Gerek ruhsatlı gerek ruhsatsız olarak çalışan halı yıkama işletmelerinde kullanılarak kirli su haline dönüşen su kitlesinin arıtılması konusunda temel olarak ilgili kurumların sorumluluğu bulunmaktadır.
Bu teknik ve bilimsel bir konudur.
Öncelikle ruhsatsız olan işletmelerin ruhsatlandırılarak kullandıkları suyun verimliliği, arıtılması ve geri kazanılması, başkaca alanlarda kullanılması şeklinde, ekonomik ve ekolojik döngülerin resmi kurumlarımızca belirlenerek işletmecilerimize rehberlik edilmesi, kamu sağlığı ve kamu yararı adına danışmanlık yapılması gibi kurumsal sorumluluklar vardır.
Aynı şekildi uzun bir zaman bu yana konu ilgili kurumlarımıza rapor olarak sunulmuş, makam yahut makamlar defalarca ziyaret edilmişse de yetkililerle görüşme temin edilememiştir.
Bu çaresizlik sonucu, bu ülkenin duyarlı bir vatandaşı, 60 yıllık bir bürokratı, vicdani sorumluluğumun ve meslek yeminimin gereği olarak anayasal ve evrensel hakkımı kullanmak üzer konuyu bir kere de bu yöntemle dile getirmekten başka bir çarenin kalmadığı gerçeğinden hareketle,1593-2872 sayılı yasaların paralelinde, içme sularını koruma ve kontrol yönetmeliği hükümleriyle Ana yasamızın 56. Maddesi, sair ilgili kanun ve tüzük bentlerine, GMT esasları dahilinde ilgili kurumlarımızın ortaklaşa çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bu husustaki hareket planı ve koordinasyon ağ yöntemi kurumalara kademeli olarak daha önceden mükerrer rapor olarak iletilmişti.