Gazipaşa'nın onlarca köyünde yaşayan halk grupları, domuzların işgali nedeniyle, yüzlerce yıllık ekip biçip ürün hasat edip karınlarını doyurdukları binlerce hektar arazi kaynaklarından çiftçilikten uzaklaşmak zorunda kaldılar.

Son bir hafta içinde ilçemizin 41 köyünde kısa-orta ve uzun menzilli araştırmalar yaptım. Hiçbir köyde beklenen tarımsal üretimin yapılmadığı, halkımızın çiftçilikten uzaklaşmak zorunda kaldığına tanık oldum.

Bir anaç domuz bir yılda 12 yavru yapıyor. On anaç domuz bir yılda 120 domuz meydana getiriyor. Ortaya çıkan hızlı çoğalma nedeniyle aç kalan domuz sürüleri çiftçinin tarlasında uzun yıllardan bu yana yetiştirilen arpa, buğday, burçak, yulaf, mercimek, fasulye, üzüm, incir, her türlü meyve sebze üretimiyle çarşıya pazara gitmeden kendi kendine yeten köylümüz, son 20-25 yıldan bu yana çarşıya, pazara, AVM’lerdeki mahiyeti meçhul, gerektiğinde raf ömrü bitmiş, endüstriyel ürünlere muhtaç hale gelmiştir.

Ayrıca çaresiz, fakirlik içinde kıvranan halk şimdi de söz konusu ticari ürünleri satın alamaz hale gelmiştir. Halk gün geçtikçe biraz daha, yavaş yavaş açlığa, yokluk ve yoksulluğa doğru sürüklenme noktasında bulunmaktadır. Domuz sürüleri güpegündüz köyün ortasında derelerde, ormanların, yaban otlarının hakim olduğu arazilerde yaşam ortamı oluşturmuştur.

Her türlü meyve ağaçlarını kırıp dökerek, bağ ve bahçeleri tarumar ederek köyleri göçe zorlamıştır. Yarınlara mahsus tehlikelerin alarm çanları şimdiden çalınmaya başlamıştır. Bu lokal ve tehlikeli gidişat devletimiz ve hükümetimiz tarafından süratle takip edilerek önlem alınmasında daha fazla geç kalınmadan çözüm yolları aranmalıdır.

Zira beyan olunan ağır gerçekler nedeniyle yüzlerce insanın köyünü terk ederek şehirlerde yaşam denemesine giren insanların da çok mutlu olduğu asla söylenemez. İşsizlik, çoluk çocuklarının eğitim sorunları, astronomik kira tarifeleri, ulaşım ve barınma, sosyal ve ekonomik sorunlar nedeniyle, insanlarımız, iki cami arasında kalmış bir beynamaz misali şaşkın ve çaresiz durumdalardır.

Sosyal devletçilik ilke ve kuralları gereği, hadisenin üzerine gidilerek spesifik uygulamalar, uzun vadeye dayalı olarak hazırlanacak projeler çerçevesinde uygulamalarla sözü edilen hazin durumun önüne geçilebileceği mutlaktır. İlgili devlet kurumlarımızın, bu konu üzerinde çalışmalar yapmaya karar vermeleri ve STK olarak bizlerin de katkıları beklenmesi durumunda biz de elimizdeki projeler doğrultusunda devletin eli ayağı, gözü kulağı olmak için her zaman ve her yerde emre amadeyiz. Ortak akla, müşterek çözümde hep varız.