Daha önce de bu köşede yazdım. Aile hekimlikleri, kamu hastanelerinin yükünü bir ölçüde azaltıyorlar.Ancak özellikle büyük şehirlerdeki kamu hastanelerine, üniversite hastanelerine başvurular yoğun. "Hastanelerde kuyrukların bittiği" söyleminin gerçekle ilgisi yok. Muayene olmak için saatlerce beklendiği, doktorların hastaya, ancak birkaç dakika ayırabildiği, kritik hastalıklarda tetkik yaptırmak isteyenlere, çok ileri randevu tarihleri verildiği bu çerçevede gözleniyor.

Bu tabii madalyonun bir yüzü. Sağlık çalışanlarımızın, başta doktorlarımız ne denli özverili ve zor koşullarda çalıştıkları, yoğun hasta talebini karşılayabilmek için büyük çaba harcadıkları, kimi zaman hasta yakınlarının ağır hakaretlerine, hatta saldırılarına maruz kaldıkları madalyonun diğer yüzü. Sağlık hizmetlerinin durumunu en iyi hastanelere yolları düşen bilir.

Geçenlerde yolumuz Kemer Devlet Hastanesi’ne düştü. Çam ormanları kenarında şipşirin bir hastane. Keza sağlık çalışanları güler yüzlü, sevecen işlerini en iyi şekilde yerine getirme uğraşı içindeler. Sabırla yoğun talebi karşılamaya çalışıyorlar.

Eşim ciddi sağlık sorunları yaşıyor yıllardır. Sağlık sorunları başka sağlık sorunlarını da tetikliyor. Mevcut sorunlarına ek şu sıralar enfeksiyon hastalıklarından (zatürre) muzdarip. Bu nedenle Kemer Devlet Hastanesi acile götürme zorunluluğu doğmuştu. Hastane, ilk müdahalede bulunduktan sonra eşimi Antalya'da ki hastanelere sevk etmek zorunda kaldı. Ancak Kemer Devlet Hastanesi acil doktorunun tüm cabalarına rağmen Antalya'daki devlet ve üniversite hastanelerinin yoğun bakım üniteleri “yerimiz yok” diyerek hastayı kabul etmedi. Neticede Konyaaltı’ndaki Özel Uncalı Hastanesi’nde yer bulunabildi. Eşim şu sıra o hastanede yoğun bakımda.

Bu vesileyle bir kez daha gördüm. Büyükşehirlerde, Antalya dahil, kamu hastanelerine ve üniversite hastanelerine başvuru çok yoğun. Bu nedenle kimi zaman yoğun bakım ünitelerinde kritik durumdaki hastalara öncelik veriyorlar, daha az kritik olanları özel hastanelere yönlendiriyorlar. Gerçekte özel hastaneler, kamu hastanelerinin yükünü bir ölçüde hafifleterek büyük hizmette bulunuyor. Kamu- özel sektör iş birliğinin, dayanışmasının güzel bir örneği.

Geçmiş olsun dileklerini ileten bir dostum "Özel Uncalı Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesi büyük olduğu için hastalar oraya yönlendiriliyor" diye yazmış. Memnuniyet verici bir durum. Benzer dileklerde bulunan bir dostum ise “İstanbul'da bir yakınımızın devlet hastanesindeki tedavisi uzayınca özel hastanenin yoğun bakımına sevk edildi" diye yazmış. Bir diğeri de "Devlet hastanelerinin yoğun bakım ünitelerinin yetersiz oluşu, Antalya gibi bir kente hiç yakışmıyor" demiş. Dostlarımın dedikleri bunlar. Kamuoyundaki değerlendirmede genelde bu yönde. İlgililer, yetkililer de bu durumun farkında, önlem arayışında olmalılar.

Öte yandan özel hastanelerin, cihaz kapasitesi, yatak kapasitesi, çalışan uzman doktor kapasitesi vs. açısından da öne çıktıkları gözleniyor. Kamudan özele bir yönelişin olduğundan, uzman doktorların daha cazip teklif almaları nedeniyle özel hastanelerin daha çekici hale geldiği ve özeldeki doktor oranının yükseldiğinden söz ediliyor. Neticede, kamu hastaneleri ile özel hastaneler arasındaki fark giderek açılıyor. Hizmet açısından pek çok özel hastane kamunun önüne geçiyor. Bu nedenle imkânı olan insanlarımız özel hastaneleri tercih ediyor, olmayanlar da kamu hastanelerinin yolunu tutuyor.

Kamu hastanelerindeki yığılma kimi zaman üzücü hadiselere, şiddet olaylarına da yol açıyor. Bu durumun baş sorumlusu, her gün sayısız hastanın derdine de deva olmaya çalışan fedakar doktor ve diğer sağlık çalışanları mı? Yokluklar içinde yaşayan, öfkesi burnunda derdine deva arayan cefakâr vatandaş mı? Cumhuriyetimizin 101. yılında üzerinde düşünülmeye değer bir soru.

Yaşanan tüm sorunlara, sıkıntılara rağmen 101 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, geçen bu süre içinde sağlık alanında da büyük aşamalar kaydetmiş, başarılara imza atmıştır. Yaşanan sorunların da üstesinden gelecek kabiliyettedir. Cumhuriyetimizin 101. yılını kutlarken, bu Cumhuriyeti bizlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını saygı, sevgi ve minnetle anıyorum...