Sezen Aksu'nun ilk kez 1977'de seslendirdiği şarkı

["Kaybolan Yıllar" için şarkı sözleri]

[Bölüm]

Dönüşü yok, beraberce karar verdik ayrılmaya

Alışmalı arkadaşça yolları ayırmaya

Şimdi artık göz yaşları gereksiz, akmamalı

Alışmalı kendi yaramızı kendimiz sarmaya

Şimdi artık kelimeler yetersiz, anlamı yok

Yitirmişiz anılarla beraber, faydası yok

Gel, bunları bırakalım artık bir tarafa

Gerçeği görmeliyiz, dostum, başka çaresi yok

[Nakarat]

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler

Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler

Şimdi bana "Yeniden ister misin?" deseler

Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler

Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler

Şimdi bana "Yeniden ister misin?" deseler

Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok

[Bölüm]

Şimdi artık kelimeler yetersiz, anlamı yok

Yitirmişiz anılarla beraber, faydası yok

Gel, bunları bırakalım artık bir tarafa

Gerçeği görmeliyiz, dostum, başka çaresi yok

[Nakarat]

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler

Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler

Şimdi bana "Yeniden ister misin?" deseler

Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler

Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler

Şimdi bana "Yeniden ister misin?" deseler

Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler

Şimdi bana seninle bir ömür vaat etseler

Şimdi bana "Yeniden ister misin?" deseler

Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok

2

1950’lerde Güney Kore dünyanın en yoksul halklarından birine sahipti...Ülkede açlık ve açlık ölümleri vardı...Güney Kore’nin bir ekonomik mucize yarattığını fark ediyorsunuz! Güney Kore 52 milyonluk nüfusuyla 85 milyon nüfuslu Türkiye'ye geçen yıl 350 milyar dolarlık gelir üretme farkı atmış...Türkiye 2024'te 61 milyar 103 milyon dolarlık turizm geliri, 261 milyar 855 milyon dolarlık ihracat geliri sağlarken, 344 milyar 20 milyon dolarlık ithalat yapmak zorunda kalmış...

3

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ekibine yönelik siyasi operasyon çok pahalıya maloldu...Gizli tanıklarla adaletin sağlanabileceğine herhalde sadece fanatik AKP'liler inanıyor!...Operasyon öncesinde Merkez Bankası’nın kasasında 60-70 milyar dolar net rezerv vardı.Bu birikimin 52-55 milyar doları satılmak zorunda kalındı...Bu para Kanal İstanbul'un şu an ki tüm maliyet (50 milyar dolar) tahmini, öngörüsü kadar büyük bir miktar...

Profesör Doktor Mete Gündoğan bu konuda şöyle diyor:

"Net rezervlerde tarihin en sert aylık düşüşünü yaşadık (...)

2 yıldır büyük fedakârlıklarla, tasarruflarla, yüksek enflasyon ve yüksek faiz çilesiyle biriktirilen döviz, birkaç gün içinde yaşanan siyasi bir gerilim sonucu, adeta sıcak para baronlarına servis edildi.

Bundan sadece birkaç yıl önce, 2019'da ve 2021'de yaşanan dalgalanmalarda bile bu kadar büyük bir rezerv kaybı yaşanmamıştı.

2019 Mart'ında (Belediye seçimleri öncesi) 18,5 milyar dolar, 2021 Aralık'ında ise (KKM öncesi) 18 milyar dolar rezerv kaybı olmuştu.

2023 genel seçim öncesi de net rezervler 22 milyar dolar düşmüştü ama bu düşüş 2 ayda yaşanmıştı. Diğerleri gibi ani olmamıştı.

Ama bugün, ne döviz kontrol mekanizmaları devrede, ne şeffaflık, ne de öngörülebilirlik.

Sonuç; Devletin elindeki döviz, bir siyasi türbülansa karşı sıcak sermayeye tahsis edildi."

2025; Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler:

"Sıkı para politikasının olumsuz etkilerinden en başta geleni; tüccar, sanayici ve esnafın finansmana ulaşmakta güçlük yaşaması ve finansmana ancak yüksek faizle ulaşabilmesi. Son faiz artırımı sıkı para politikasında gevşemenin bir müddet daha rafa kaldırıldığını gösteriyor. Bu denli yüksek faizlerle işletmelerin kredi kullanabilmeleri mümkün değil. Kredi alabilseler de ödeme zamanı geldiğinde zorlanıyorlar. Gelişmeler, ödenmeyen çek sayısı ve tutarında, protesto edilen senet tutarında ciddi artışlara neden oldu. Eskişehir Ekonomik Göstergeler Raporu'nun son sayısında yer verdiğimiz üzere, geçen yıl şubatta 65 milyon TL olan karşılıksız çek tutarı bir yılda yüzde 81 artışla 119 milyon TL düzeyine yükseldi."

4

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva yaşam yolculuğuna adım attığında yoksul bir işçiydi ve Luiz Inacio Lula da Silva 2003'ten itibaren 30+ milyon Brezilyalıyı yoksulluk sınırından kurtararak dünya tarihine altın harflerle adını yazdırdı...Maalesef Türk halkı böyle bir lidere tarihinin hiçbir döneminde sahip olamadı!

Çin ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın en fakir ülkesiyken 80 yılda 800 milyon insanını yoksulluktan kurtardı...

5

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, doların 8,5 TL olduğu 1 Haziran 2021 tarihinde katıldığı TRT yayınında, iktidarın ekonomi politikalarını eleştiren muhalefete, “Bunların kafası basmaz. Ben ekonomistim, kaynak üretmek nasıl olur?” ifadeleriyle seslenmişti...Erdoğan'a göre, “faiz sebep, enflasyon netice”ydi...

İYİ Parti lideri Akşener, 23 Eylül 2021'de "Sayın Erdoğan, Allah’tan ekonomistsin! Olmasaydın, millet olarak ne yapardık bilmiyorum…" demişti...

Cumhurbaşkanı Erdoğan Haziran 2021'de Kanal İstanbul Projesi'ni de şöyle anlatmıştı...

"İlk köprünün temelini Haziran'da atacağız. Ardından 5 köprünün dah atemeli atılacak. Size bri müjde daha vereceğim. Öyle bir şehricilik projesi ki; kanalın her iki tarafında konutlarla devasa bir şehir oluşacak. Biz bu proje döneminde iki yüz bilim adamıyla çalışma yürütüldü. Kültürel değerlerin nasıl korunacağına yönelik planlar yapıldı. Kanal İstanbul projesine kararlı bir şekilde devam ederek güçlü bir adım atalım dedik. Yerli ve yabancı olmak üzere çok güçlü konsorsiyumlarla projeye devam edeceğiz."

Kanal İstanbul Projesi'ne de değinen Erdoğan, "Çılgın Proje" olarak açıkladığı projenin yaklaşık 12 yıldan beri sürdüğünü belirterek "O günden bugüne işleyen bir süreç ama şu anki zat bu işleri kavramamış, yani bu işler için dertli olmak lazım, deli divanesi olmak lazım, İstanbul'un deli divanesi olmadan bu işi çözemez" dedi.

Kanal İstanbul Projesi'nin aynı zamanda stratejik bir yatırım da olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kanal İstanbul Projesine de bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin tesis edileceği stratejik bir yatırım olarak bakıyoruz. Haziran ayının sonunda inşallah Kanal İstanbul için ilk köprünün temellerini atıyoruz. Daha fazla bekleyemeyiz. Çünkü 6 tane köprü yapılacak Kanal İstanbul'un üzerine. Şimdi biz ilk köprünün temelini atacağız ki hızlandıralım işi, ardından 5 köprünün daha temeli atılacak" diye konuştu.

Kanal İstanbul Projesi kapsamında yeni bir müjde vermek istediğini dile getiren Erdoğan, kanalın her iki tarafında 250'şer bin konutluk devasa şehirler kurulacağını ifade etti. Adeta şehir içinde şehir oluşturulacağına işaret eden Erdoğan, bu proje kapsamında 200 bilim adamı ile çalışmalar yürüttüklerini, bunun neticesinde doğal ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik planların hazırlandığını aktardı.

Kanal İstanbul Projesine kararlı bir şekilde devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, yerli ve yabancı yatırımcılarla çok güçlü konsorsiyum sağlayarak bu işi sürdüreceklerini vurguladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kanal İstanbul Projesi'ne karşı yürüttüğü faaliyetlerin hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

Yatırımların gün geçtikçe arttığı ve her geçen gün yeni açılış haberlerinin verildiği hatırlatılan Erdoğan, "Diyorlar ya 128 milyar dolar nereye gitti? Yani Merkez Bankasının parasının nereye gittiği sorulur mu? Bunların hesabı kitabı yok, bunlar anlamaz bu işlerden. Ne hesaptan anlarlar ne kitaplar anlarlar. Bu kadar altyapı yatırımları, bu kadar üstyapı yatırımları, bütün bunlarla beraber bu süreç içerisinde geçirdiğimiz depremler, felaketler..." diye konuştu.

Yakın zamanda ülkede yaşanan depremleri anımsatan Erdoğan, "Hiç soruyorlar mı buraya bu paraları nereden buluyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

Deprem vergilerinin nerede olduğunun sorulduğunun aktarılması üzerine Erdoğan, "Bunları maalesef sorma hakkını kendilerinde bulabiliyorlar. Şunu unutmayın, altyapısı olmayan bir ülkenin üstyapısı her an tehdit altındadır. Onun için altyapı ile işe başlayacaksınız ki tehdit miktarını azaltasınız. 'Bunu tamamen yok edebilirsiniz' diyemem çünkü Türkiye altyapısı çürük olan bir ülke konumunda. Onun için de altyapıya çok önemli veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz ki çok böyle özgüvenle hayatımızı sürdürebilelim" değerlendirmesinde bulundu.

6

29 Kasım 2021

Bugün de aynı tezi savunduğunun ve buna inandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer ben de ekonomi tahsili görmüşsem ve bu ekonomi tahsilinden de öte bazı değerler silsilesi içerisinde de inandıklarım, bilgim varsa, faiz sebeptir, netice değildir. Enflasyon neticedir. Tabii burada bazıları bunun tam aksini savunuyorlar. Bunlar enflasyonun sebep, faizin netice olduğunu savunuyorlar. Peki öyleyse dünyaya şöyle bir bakalım. Şu anda küresel ekonominin egemen olduğu dünyada acaba enflasyon sebep, faiz netice midir? Yoksa faiz mi sebep, enflasyon mu neticedir? Şu anda işte Amerika'da, Avrupa'da enflasyonun geldiği nokta ortada. İsrail’e bakalım… İsrail'de faiz nedir, enflasyon nedir, oranlar ne durumdadır? Buna bakalım. Buna baktığımız zaman bizim tezimizin doğru olduğunu oralarda zaten görüyoruz. Şu anda da ben yine iddiamdayım" diye konuştu.

"Ben hiçbir zaman faizin yükseltilmesini savunmadım"

Erdoğan, geçmişte Türkiye'de gecelik faizlerin 7500'lere vardığını gördüklerini, o dönemde iktidarda CHP'nin olduğunu anımsattı.

7

29 Nisan 2011 Yeni Şafak haberi:

Kanal İstanbul projesini açıkladıktan sonra İstanbul'da kurmayları ile değerlendirme toplantısı yapan Başbakan Erdoğan, projenin ayrıntıları hakkında da önemli bilgiler verdi. Erdoğan'ın kurmayları ile paylaştığı bilgilere göre projenin sadece kanal maliyeti 10 ila 15 milyar doları arasında gerçekleşecek. Proje Cumhuriyetin 100. Kuruluş yıldönümü olan 2023 yılında tamamlanmış olacak.

Kanalistanbul'un 2 yıl sürecek projelendirme çalışmalarının ardından 2014'te temeli atılacak. Erdoğan'ın kurmayları ile paylaştığı bilgilere göre kanalın inşası sırasında en az 1 milyon işsize iş imkanı sağlanacak. Projenin tamamlanmasından sonra bölgedeki 1,5 milyonluk yeni bir iş imkanı ortaya çıkacak. Proje ile Türkiye'nin 10 yıllık işsizlik sorununa büyük oranda çözüm bulunacağı da ifade ediliyor.

Başbakan Erdoğan, kurmaylarıyla yaptığı görüşmede, Çılgın Proje'nin ayrıntılarına de girdi. Projenin tamamen hayata geçmesi için 40 milyar dolarak yakın bir harcama yapılacağını ifade etti. Büyük oranda hazine arazileri içinde geçecek kanalın, 45-50 km uzunluğunda olacağı ancak, ihtilaflı bazı arazilerin sebebiyle de bu uzunluğun 3-5 km artıp azalabileceğini kaydetti.

Kanalın su derinliği yaklaşık 25 metre olacak. Su yüzeyinde genişlik yaklaşık 145-150 metre civarında olacak. Kanalın tamamı demir ve çimento dökümü ile sağlanacağı için, demir ve çimento sektöründeki üretim artışı iki katına çıkacak. İnşaat sektöründeki yıllık 4,2'lik büyüme oranı projenin başlaması ile birlikte iki katına çıkacak. Yıllık çimento üretimini 66 milyon ton olan Türkiye'nin proje ile üretimin 100 milyon tonun üzerine çıkarması bekleniyor.

23,6 milyon ton olan çelik üretiminin de projeye başlanması ile birlikte 35 milyon tonu bulması bekleniyor. 8 milyon ton olan demir üretiminin proje ile birlikte 13 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Tahmini bilgilere göre çimento, demir çelik sanayindeki üretim artışları ile birlikte bu sektörlerde küresel kriz sebebiyle baş gösteren kriz son bulacak. Sektörde çalışan işçi sayısı yüzde 25 artacak. İki sektörün toplam üretiminin 50 milyar doları geçeceği tahmin ediliyor.

Kanalİstanbul'un devreye girmesi ile İstanbul Boğazı'ndan geçebilmek için gemilerin Karadeniz ve Marmara'da günlerce beklemesine gerek kalmayacak. Böylece yıllık 1,4 milyar dolarlık bekleme zararı ortadan kalkacak. Kanaldan günde 150-160 gemi geçecek. Halen İstanbul Boğazı'ndan yılda 51 bin gemi geçerken, Kanalistanbul'dan yılda 85 bin gemi geçebilecek. Projenin çevresel maliyetlerini ortadan kaldırmak için bölgedeki maden ocakları kullanılacak. Maden ocaklarının kullanılması ile birlikte çevresel düzenlemeler de yapılmış olacak. Maden ocaklarının önemli bir bölümü göle dönüştürülecek. Projenin çevresel maliyetlerinin 2 milyar doları bulması bekleniyor. Kanalİstanbul'un doğu ve batı yakalarında iki mega kent inşa edilecek. Her bir kentin 1'er milyon nüfusa sahip olması planlanıyor. İki şehir kanala sıfır konumda olmayacak. Kanalın iki yanı büyük parklar, fuar kongre ve alışveriş merkezleri ile donatılacak. Yerleşim yerleri ise bu alanların bittiği yerden başlayacak.

Kanalİstanbul projesi ile birlikte İstanbul Boğazı'nda üçüncü boğaz köprüsü de yapılmış olacak. Kanal üzerinde ise 4 büyük geçiş köprüsü yer alacak. Böylece köprü sayısı 5'e yükselecek. Ancak ihtiyaç duyulması halinde kanal üzerine iki köprü daha yapılması öngörülüyor. Proje çerçevesinde bölgede yeni bir havaalanı da inşa edilecek. Havaalanının maliyetinin de 10 milyar doları bulması öngörülüyor.

Ayırca bölgede uluslar arası her türlü toplantının yapılabileceği 3 kongre merkezi inşa edilecek. Dünyadaki örnekleri araştırılarak dünyanın en büyük kongre merkezlerinden biri buraya yapılacak. Bölgeye dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden birinin de inşa edilmesi de planlanıyor. Projenin bir çok etabına yabancı yatırımcıların ilgi duyduğunu anlatan Erdoğan, bu sayede 20 ila 30 milyar dolarlık bir yabancı yatırımcıyı İstanbul'a çekebileceklerini de vurguladı.

Rus ve İtalyan firmalarını büyük ilgi gösterdiği projenin Körfez Sermayesi'ni de çekmesi bekleniyor. Kanal sayesinde İstanbul'a yılda 50 milyon turist çekilmesi ve ilk 5 yılda 100 milyar dolar kazandırması hedefleniyor.

Bağımsız uzmanlar da Erdoğan'ın ortaya koyduğu maliyetleri makul buluyor. Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu, Kanalİstanbul Projesi'nin dünyanın en büyük inşaat projesi olabileceğini ve bu nedenli maliyetinin 50 milyar dolara yaklaşabileceğini açıkladı.

İnşaatçılara göre kanalın yapımı sırasında 152 milyon metreküp hafriyat çıkacak ve kanalın kaba inşaatının yapımı için 7 milyon 875 bin metreküp beton kullanılması gerekecek. Sadece kanal içindeki hafriyatın çıkarılıp başka bölgelere taşınmasının maliyeti 5 milyar doları bulacak. Kanalın yapımı için ise 7 milyon 875 bin metreküp beton, 1milyon 395 bin ton demir, 2 milyon ton çelik kullanılması bekleniyor. Özellikle köprülerin yapımında kullanılacak demir-çelik ürünlerinin maliyetinin 7 milyar doları bulması bekleniyor. Bu arada Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de projenin İstanbul'a 40-50 milyon turist çekebileceğini ve yıllık 20-30 milyar dolar turizm geliri elde edilebileceğini açıkladı.

Çılgın Proje hakkında uzun zamandan beri bilgisi bulunan isimlerden Ak Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık da şunları söyledi:

“Projeyi sadece bir kanal projesi olarak görmüyoruz. Havaalanı, oteller, yeni iki mega kent, biri boğazda olmak üzere 5 köprü, 3 kongre merkezi ve rekreasyon alanları ile birlikte düşündüğünüz zaman 40 milyar doları buluyor. Ancak böyle bir projenin sadece kanal getirisi yıllık getirisi 2,5 milyar dolar olacak.”

8

Evangelist papaz, misyoner Andrew Brunson olayını her fırsatta hatırlatan ABD başkanı Donald Trump o dönemde bir ültimatom verdi. 48-72 saat içinde Brunson’ı istiyoruz dedi, bu olmayınca yaptırımlar geldi. Ekonomide de büyük bir sarsıntı yaşandı...Trump döneminde YPG, Rakka’ya girip IŞİD’i bitirme onayını ABD'nden aldı, YPG’nin Amerikan ağır silahlarıyla donatılmaya başlamasının miladı 2017’dir. 15 Temmuz’dan sonra İzmir’de tutuklanan Amerikalı rahip Andrew Brunson Erdoğan’ın kendisine söz verdiği tarihte serbest bırakılmadığı için Türkiye’ye ekonomik yaptırım kararı alan Trump’tır. Ağustos 2018’te Trump’ın imzaladığı yaptırımlar, dolar kurunun birden 3 TL’den 6 TL’ye sıçramasının miladıdır. Ekim 2019’da Suriye’de Fırat’ın doğusuna harekât başlatmasın diye uyarmak için yazdığı mektupta Erdoğan’a “Aptal olma” şeklinde hitap edebilmiş olan ABD Başkanı da Trump’tır. O mektuptaki ifadelerinden hiç de pişman olmadığını, mektubu Trump’ın Manhattan’daki Trump Tower otelinin barının duvarlarını süsleyen ‘başkanlık dönemi icraatları’ arasında sergilemektedir...

17 Ekim 2019

ABD Başkanı Donald Trump'ın Barış Pınarı Harekatı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Suriye'nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili anlaşma çağrısı yaptığı mektup ortaya çıktı.

İlk olarak Fox News muhabirinin Twitter'dan paylaştığı mektup, daha sonra Beyaz Saray tarafından da teyit edildi. New York Times gazetesi, Trump'ın dün Suriye hakkında Kongre liderleriyle yaptığı toplantıda Türkiye'nin askeri operasyonuna yeşil ışık yakmadığını ispatlamak için Erdoğan'a "ağır" bir mektup yazdığını söylediğini bildirdi. Trump daha sonra, Temsilciler Meclisi'nde azınlık lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy'den mektubun kopyasını masadakilere dağıtmasını istedi.

Mektupta Trump, Erdoğan'a, "Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım" dedi.

Trump, ayrıca yolladığı mektubun ekinde Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani'nin Türkiye ile müzakere etmek istediğini ve bazı tavizler verme niyetinde olduğunu belirttiği mektubu da eklediğini ifade etti.
Reklam

Türkiye'nin bazı sorunlarını çözmek için çok çabaladığını vurgulayan Trump, mektubunda şu ifadelere yer verdi:

"Sayın Cumhurbaşkanı, gelin iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.

"Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani'nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum."

Mektubun üzerinde 9 Ekim 2019 tarihi olduğu görülüyor. Bu tarih, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusunda SDG'nin kontrolü altındaki alanda bir güvenli bölge oluşturmak için başlattığı Barış Pınarı Harekatı'na başladığı güne denk geliyor.

Türkiye: Mektup reddedilerek çöpe atıldı

Mektuba Ankara'nın yanıtıyla ilgili bir hükümet yetkilisi, "Mektup Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldı" dedi.

Yetkili, Trump'ın mektubunun Ankara'da 'diplomatik nezaketten yoksun' olarak nitelendirildiğini belirterek, "Bu mektuba verilen en net yanıt aynı gün saat 16.00'da Barış Pınarı Harekâtı'nın başlatılmasıdır" diye konuştu.

BBC'de yayımlanan HARDTalk programında Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, "ABD'nin mektubuna veya söylemine yanıtımızı verdik. Cumhurbaşkanı Erdoğan teröristlerle müzakere edilemeyeceğini söyledi. Dün Başkan Trump PKK'nın IŞİD'den kötü olduğunu söyledi. Bizim için ikisi arasında bir fark yok" diye konuştu.

Çoğunluğunu Kürt grupların oluşturduğu SDG, Suriye'de başta ABD olmak üzere Batı'nın Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadeledeki en önemli müttefikiydi.

Ancak Türkiye; SDG, ana çatısını oluşturan Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve siyasi oluşumu Demokratik Birlik Partisi'ni (PYD) PKK'nın bir uzantısı olarak görüyor ve "terör örgütü" olarak nitelendiriyor.

9

Bir tekstil işçisi, Erdoğan’ın hastane açılışında yaptığı konuşma sırasında “AK Parti sebep, enflasyon sonuçtur!” yazılı bir pankart açtığı için tutuklandı...

10

23 Eylül 2022

CHP Sözcüsü Öztrak, “faiz sebep, enflasyon netice” safsatasıyla geçen bir yılın ekonomiye ve vatandaşlara faturasını çıkardı.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasının kaybedeninin vatandaşlar, kazananın ise faiz lobileri, dolar baronları ve yandaş müteahhitler olduğunu kaydeden Öztrak, “Saray en sinsi halk düşmanı olan enflasyonu bile isteye azdırarak vatandaşımızın sofrasındaki ekmeği, ülkemizin geleceği gençlerimizin umutlarını çaldı. Bu metal yorgunu ucube rejim milletimizin teveccühünü ve güvenini tamamen kaybetti. Milletimiz notunu verdi, sandığın önüne gelmesini dört gözle bekliyor” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, yaptığı yazılı açıklamada, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini başlattığı 23 Eylül 2021’den bu yana tam bir yıl geçtiğini belirterek şunları ifade etti:

Saray Hükümeti tam bir yıl önce, kerameti kendinden menkul “faiz sebep, enflasyon netice” safsatasını uygulamaya koydu. Sarayın talimatıyla Merkez Bankası, faiz silahını Saraya teslim etti. O günden bugüne milletimiz gün yüzü görmedi. Saray’ın Nasreddin Hoca’nın borç ödeme fıkrasına benzeyen sözde ekonomi modeline göre faiz düşecek, paramız değersizleşecek, ihracat artacak, cari açık düşecek, rezervler artacak, döviz ihtiyacı azalacak, enflasyon düşecekti. Ama bu bir yılda ne dedilerse tam tersi oldu.

TÜKETİCİ ENFLASYONUNDA İLK BEŞTEYİZ

Bundan bir yıl önce yüzde 19 olan tüketici enflasyonu bugün yüzde 80’e çıktı. 2022 itibariyle dünyada tüketici enflasyonunun en yüksek olduğu beş ülkeden biriyiz. Türkiye’nin adı bu ligde Zimbabve, Lübnan, Sri Lanka gibi ülkelerle birlikte anılıyor. TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla bile son bir yılda ekmek fiyatı yüzde 101, makarna fiyatı yüzde 113, süt fiyatı yüzde 121, dana eti fiyatı yüzde 95, peynir fiyatı yüzde 89 zam gördü.

ÜRETİCİ ENFLASYONUNDA ŞAMPİYONUZ

Aynı dönemde yüzde 46’dan yüzde 144’e çıkan üretici enflasyonuyla dünya şampiyonuyuz. Tarımsal üretimde kullanılan ilaçlarda fiyat artışları yüzde 100’ün, mazot ve gübrede yüzde 200’ün üzerinde seyrediyor. Son bir yılda sanayide kullanılan elektriğin fiyatı yüzde 322, sanayide kullanılan doğal gazın fiyatı yüzde 273 arttı. Artan maliyetler üretici fiyatlarını yukarı itmeye devam ediyor.

KUR PATLADI, CARİ AÇIK REKORLAR KIRDI

Aynı dönemde uygulanan ekonomi bilimine tamamen zıt politikalar nedeniyle Türkiye’nin risk primi 392 puandan 744 puana fırlarken, dolar kuru da üç kata yakın arttı, 8 lira 77 kuruştan 18 lira 40 kuruşa geldi. Kur artarken dış ticaret açığımız ve cari açığımız rekordan rekora koştu. İthalatımız ihracatımızdan iki kat fazla arttı, böylece geçen yıl bu zamanlar 49 milyar dolar olan dış ticaret açığımız 83 milyar dolara tırmandı. Düşecek denen cari açık bu dönemde, 27 milyar dolardan 37 milyar dolara yükseldi.

KAYBEDEN VATANDAŞ, KAZANAN LOBİLER VE YANDAŞ OLDU

Türkiye ekonomisinin bu safsatanın peşine takılmasının kaybedeni vatandaşlarımız, kazananı ise bankalar, faiz lobileri, dolar baronları, yandaş müteahhitler oldu. Merkez Bankası talimatla faiz indirirken, vatandaşların bankalarda karşılaştığı tüketici kredisi faizleri yüzde 20’lerden yüzde 30’lara ve üstüne çıktı. Son bir yılda bankaların net faiz gelirleri yüzde 417 artışla 208 milyar liraya ulaştı. Döviz kurunu tutmak için bütçenin altına bir saatli bomba gibi konan Kur Korumalı Mevduat için sadece bu yılın ilk 8 ayında bütçeden ödenen faiz ise 75,6 milyar liraya çıktı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bankaların ödeyeceği faiz yükü Hazine’nin sırtına taşındı. Bütçeden yapılan faiz harcamaları ise 174 milyar lirayı buldu. Böylece ilk sekiz ayda bütçeden ödenen faiz 250 milyar lirayı buldu. Aynı dönemde Saray müteahhitlerinin kasalarına, “Milletin cebinden bir kuruş çıkmıyor” denen döviz garantili projeler için 15,2 milyar lira akıtıldı.

MİLLET NOTUNU VERDİ SANDIĞI BEKLİYOR

Saray ve şürekası tüm uyarılarımıza rağmen bu safsatayı bile isteye hayata geçirdi. En sinsi halk düşmanı olan enflasyonu azdırarak vatandaşımızın sofrasındaki ekmeği çaldı. Yandaşını semirtirken bile isteye milletimizi hayat pahalılığı altında ezdi. Ülkemizin geleceği gençlerimizin umutlarını çaldı. Ama artık gittiğimiz her yerde şunu görüyoruz, bu metal yorgunu ucube rejim milletimizin teveccühünü ve güvenini tamamen kaybetti. Milletimiz notunu verdi, sandığın önüne gelmesini dört gözle bekliyor.

BİZ GELECEĞİZ MİLLETİMİZ KAZANACAK

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında biz geleceğiz. Hakkı, hukuku ve adaleti yeniden inşa edeceğiz. Güven ortamında katma değerli üretimin önünü açacağız. Üreterek kazandığımız refahı hakça paylaşacağız. Alacağımız sürdürülebilirlik önlemleriyle istikrarı sürekli hale getireceğiz. Biz geleceğiz milletimiz kazanacak. Yeni Kurumlar, Yeni Kurallar ve Yeni Kadrolarla ülkemizin ufku aydınlanacak.