Türkiye'nin İsrail'le sınır komşusu olma ihtimali ufukta belirdi...

Beşşar Essad diktatörlüğünün yıkılmaması için İran en az 40, Rusya en az 20 milyar dolar harcadı...

Suriye ve Türkiye Fırat ve Dicle'nin suyunu paylaşamadıklarından geçmişte çok defa savaşın eşiğine gelmişti..Hatta PKK terör örgütünü Suriye lideri Hafız Esad bu amaçla (Türkiye'ye diz çöktürmek gayesiyle) kurdurdu...Fransız Le Monde gazetesine göre PKK terör örgütü 2010'a kadar Türk ekonomisine 250 milyar Euroluk zarar verdi...

Süleyman Demirel: "Eğer Avrupa’ya bir Kürt devleti lazımsa, onlar kendi topraklarından versinler… Hangi ülkeler istiyor ise birer parça versin; bunlar da hiç olmazsa orada bir devlet sahibi olurlar, hem de Avrupa devleti olurlar. buralarda devlet olup ne yapacaklar? (...) Bu insanların (Kürtler) o bölgede hiçbir zaman bir devletleri, hiçbir zaman toprakları olmamıştır… Hiç kimse, bu insanların geçmişte bir devletlerinin olduğu, Türklerin bu insanların devletlerini ellerinden alarak gasp ettiği gibi bir düşünceye kapılmamalıdır."

İran'da laik rejimi yıkan Molla Ruhollah Khomeini 1979'da ABD başkanı Jimmy Carter'ı kandırmak için yolladığı çok sayıda yalan ifadeyle doldurduğu mektuplarda "Sizinle her türlü işbirliğine hazırım" demiş ve verdiği güvencelerin, garantilerin, sözlerin tam tersini yapmıştı...

Ruhollah Khomein'nin veliahtı Ali Khamenei (1939) 27 Haziran 1981'de Halkın Mücahitleri Örgütü tarafından düzenlenen bir suikast girişiminden, bir ses kayıt cihazına gizlenmiş bombanın yanında patlamasıyla kıl payı kurtuldu.

7 Aralık 2024 Cumartesi HTŞ askerleri Damascus-Şam'ı ele geçiren HTŞ lideri Colani, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın namaz kılmayı çok istediği, 1300 yıllık geçmişi olan efsanevi Emevi Camiinde konuşma yaparken, Birleşmiş Milletler uzmanları 2011 öncesindeki yani iç savaş öncesindeki Suriye'nin inşa edilmesi için en az 400 milyar dolar gerekiyor hesaplamasını yaptı...Bu para maalesef bir tek Çin de mevcut!

HTŞ Beşşar Esad diktatörlüğünü sadece 12 günde yıktı...Ancak ülkenin bir bölümünde (Kuzey Doğu Suriye'de) İsrail ve ABD destekli Kürt silahlı kuvvetleri hakim...

Süleyman Demirel "Devrilecek, halk ayaklanmasıyla yıkılacak bir diktatör başına gelecekleri devrilmeden beş dakika öncesine kadar fark edemez; bilemez, tahmin edemez" derken 2. Nicholas (Rusya), 16. Louis (Fransa), Fulgencio Batista(Küba), Çavuşesku (Romanya), Kral Faruk (Mısır), İran Şahı Pehlevi, Saddam Hüseyin (Irak), Muammer Kaddafi (Libya), 1. Charles (İngiltere) gibi örnekler vermişti...

Şubat 1982'de Hafız Esad rejimine karşı Hama'da ayaklanma Müslüman Kardeşler organizasyonuydu...

Esad en az 25.000 kişiyi öldürterek ayaklanmayı bastırdı...

Müslüman Kardeşler Mart 1928'de İsmâiliye'de Hasan el-Bennâ tarafından Cem'iyyetü'l-ihvâni'l-müslimîn adıyla kurulmuştu...

PANİSLAMİZMİN KURUCU BABASI

Avrupalı tarihçiler modern İslamcılığın kurucu babası olarak Cemaleddin Afgani Asadabadi (1839-1897) ismini veriyor...13 Temmuz 1887'de Moskova gazetesi muhabirine Asadabadi şöyle diyor: "60 milyon Hindistan Müslümanı İngiliz esaretinden kurtulmak için Rusya'nın yardımına ihtiyaç duyuyor..."

Cemaleddin Afgani Asadabadi Rus çarı 3. Alexander'ın tüm dünyadaki Müslümanların koruyucusu olduğunu Müslüman dünyasında yaymıştı...Çar bu amaçla çok sayıda Kuran-ı Kerim bastırdı ve dağıttı (yıl: 1889)...

Cemaleddin Afgani Asadabadi'nin fanatik hayranlarından bir tanesi İran Şahı Nasrettin'i 1896'da öldürdü... Cemaleddin Afgani Asadabadi Moskova sonrasında İstanbul'da 2. Abdülhamit'e sığındı...

HAMA

Hama'nın su değirmenleri kentin sembolü ve kültürel mirasıydı. Değirmenler, nehirden su çekip, kıyıdaki meyve bahçelerinin sulanmasında kullanılıyordu. Hama "Su Değirmenlerinin Anası" lakabını da buradan alıyordu. Hatta bazı değirmenler bugün bile hala çalışıyor.

Beşşar Essad diktatörlüğünün yıkılmaması için İran en az 40, Rusya en az 20 milyar dolar harcadı...

Suriye'de ülkeyi 1963'ten beri olağanüstü halle yöneten Baas rejimi, 2011 yılı Mart ayında bir grup gencin duvara yazdıkları "Sıra sende doktor" sloganı ile başlayan protestolarla değişim sancıları yaşamaya başladı. İç savaş başlayınca ülkedeki üç Suriyeliden en az biri ülke dışına kaçtı...

11 ARALIK 2024 : İSRAİL SURİYE ORDUSUNU HADIM ETME OPERASYONUNU TAMAMLADI

Nusaybin yakınlarında İsrail savaş uçakları uçuyor...İsrail Suriye'nin donanmasını Lazkiye'de yok etti... İsrail Suriye'nin su kaynaklarına da el koydu...İsrail ordusu Şam'a 25 kilometre yaklaştı...

1960'larda 350 bin nüfuslu bir şehir olan Şam'ın Kudüs'ün kapısı olduğu bilinir. Bu tabir, özellikle Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethetmesi için de kullanılır.

1948,1967 ve 1973'te Suriye ordusunu perişan eden İsrail Suriye ordusundan geri kalanların HTŞ'nin ya da Türkiye'nin eline geçmesini istemediği için her türlü ağır bombardımanı şu anda yapıyor...

Batı Şeria'yı tamamıyla işgal edip buradaki Filistinlileri Ürdün'e doğru kovmaya hazırlanan İsrail Suriye'nin en yüksek dağı (2 bin 814 metreye ulaşan) Hermon Dağı'nı da işgal etti..Böylelikle bölgedeki su kaynaklarının tamamını İsrail ele geçirdi.İsrail, toplam su ihtiyacının üçte birini Şeria Nehri ve Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarından temin ediyor.Yahudilere ait kutsal metinlerde birçok kez Golan bölgesine atıfta bulunulması da bölgeyi, Yahudiler için kutsallaştırıyor.

14 ŞUBAT 1945'TE ABD BAŞKANI VE SUUDİ KRALI İSRAİL'İN KURULUŞU HAKKINDA NELER KONUŞMUŞTU?

14 Şubat 1945 Sevgililer Günü'nde ABD lideri Roosevelt Suudi Arabistan Kralı Abdul Aziz Al Saud'la U.S.S. Quincy savaş gemisinde bir araya geldi...Roosevelt 1932,1936, 1940, 1944 seçimlerinde dört kez ABD başkanı seçildi ve 12 Nisan 1945'te vefat etti...Roosevelt'in ölüm haberi Hitler'in duyduğu en güzel haberdi; Hitler haberi aldığında mutluluktan dans etti...

Franklin Delano Roosevelt 14 Şubat 1945'te Suudi Arabistan kralına Avrupalı Yahudilerin Hitler'in başbakan olduğu 1933'ten itibaren çok zor durumda olduğunu ve Kral'dan bu konuda ne yapılabileceği hakkında tavsiye almak istediğini söyledi...Kral "Yahudileri Orta Doğuda istemiyoruz...Onlarla birlikte yaşamamız mümkün değil" dedi...

Kral Alman ordusu Wehrmacht'ın tehcire zorladığı, yuvalarını dağıttığı, evlerine, mülklerine,değerli eşyalarına, mallarına, her şeylerine el koyup kitle imha kamplarına yolladığı Avrupalı Yahudilerden hayatta kalanların 1933'ten önce yaşadıkları şehirlere ve evlere geri dönmelerini tavsiye etti...

Kral şöyle dedi: "Yahudiler Alman zulmünden önce yaşadıkları yerlerde yaşamaya devam etmeliler...Onları Orta Doğu'da istemiyoruz"

Kral ile ABD başkanı sadece Polonya'da 3 milyon Yahudinin Almanlarca öldürüldüğünü konuştular...

Kral Araplarla Yahudilerin ne Filistin'de ne de başka bir ülkede asla birlikte yaşayamayacaklarını söyledi...Majesteleri, Arapların varlığına yönelik artan tehdide ve Filistin'e devam eden Yahudi göçü ve Yahudiler tarafından Orta Doğu'da toprak satın alınmasından kaynaklanan krize dikkat çekti. Majesteleri ayrıca Arapların topraklarını Yahudilere vermektense ölmeyi tercih edeceklerini belirtti.

Başkan, Majestelerine Arapların aleyhine ve Yahudi toplulukları lehine hiçbir girişimde bulunmayacağına ve Arap halkına karşı düşmanca hiçbir hareket yapmayacağına dair güvence vermek istediğini söyledi.

Başkan Franklin Delano Roosevelt kendisinin de çiftçi kökenli olduğunu hatırlatarak Orta Doğuda bereketli tarım toprakları elde edilmesi, su kaynaklarının geliştirilmesi, su kaynaklarının maksimum derecede verimli şekilde kullanılması, ekim alanlarının arttırılması gerektiğini vurguladı. Arap toprakları da dahil olmak üzere birçok ülkede savaştan sonra geliştirileceğini umduğu sulama, bereketli tarım toprağı elde etme, ağaç dikme ve yüksek tarım verimliliğine özel ilgi duyduğunu ifade etti. Roosevelt Araplara karşı sempati, dostluk ve sevgi duyduğunu belirterek, verimli tarım arazilerinin çoğaltılmasıyla birlikte açlığın, yoksulluğun geriletileceğini, en alt seviyeye indirileceğini, çöllerin bereketli tarım arazilerine çevrilmesinin yollarının olduğunu, böylece çok daha fazla Arabın gıda kaynaklarına sahip olacağını söyledi... Majesteleriyse, tarımı bu kadar güçlü bir şekilde teşvik ettiği için ABD Başkanına teşekkür etti…

SURİYE VE TÜRKİYE, FIRAT VE DİCLE NEHİRLERİNİN SUYUNU PAYLAŞMA KAVGASINA TUTUŞMUŞLARDI!

Suriye ve Türkiye Fırat ve Dicle'nin suyunu paylaşamadıklarından geçmişte çok defa savaşın eşiğine gelmişti...

Suriyeli askerler İtalyan diktatör Benito Mussolini'nin askerleri gibi ellerine geçen ilk fırsatta ya teslim oluyor ya da firar ediyor...Rus lider Putin "savaşmayı reddeden ülkelerini savunmak istemeyen Suriyelilerden tiksiniyorum" demişti...

2010 RAKAMIYLA 32 MİLYON KÜRT DÖRT ORTA DOĞU ÜLKESİNE DAĞILMIŞ DURUMDA

“Bizim zamanımızda (1950-60 arası) Kürt denmesi kesinlikle yasaktı; Doğulu derdik.Hatta ‘Doğulular bu tarafa’ diye emir verirdik.”

Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu (1907-1993)

Başbakan Bülent Ecevit’in kurduğu hükümetin, 5 Ocak 1978 ile 12 Kasım 1979 arasındaki Bayındırlık Bakanı Şerafettin Elçi, Hürriyet Gazetesi’nden Ülkü Arman’a 1979’da “Türkiye’de Kürtler vardır; ben de Kürdüm,” diyecekti…12 Eylül 1980 askeri cuntasının bu sözler için Şerafettin Elçi’ye kestiği cezaysa 27 ay hapisti.Şerafettin Elçi, aynı dönemde Kürt asıllı vatandaşları işe yerleştirdiği suçlamalarından (!) da 2 yıl 4 ay hapis cezası aldı.Böylece 12 Eylül 1980 darbesi sonrası aldığı cezaların toplamı 4 yıl 7 aya ulaştı.12 Eylül 1980 askeri darbesinin 55 ay ceza verip, otuz ay cezaevinde tuttuğu Şerafettin Elçi, 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra da Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi davası sanığı olarak sekiz aylığına cezaevine kapatılmıştı…Üstelik 12 Eylül 1980 döneminde 30 ay cezaevinde yatması yetmemiş gibi, 10 yıl boyunca avukatlık mesleğini yapması ve siyasi haklarını kullanması da engellenmişti.

1965-1971 ve 1975-1978 arasında T.C. Dışişleri Bakanı olan İhsan Sabri Çağlayangil’e (1908-1993) göre 1960’larda ve 1970’lerde İran’da, Irak’ta Kürtleri birbirlerine karşı kullanıyorlardı…İhsan Sabri Çağlayangil’le bir dostluk ilişkisi kuran, geliştiren ve 1941 ile 1979 arasında İran Şahı olan Muhammed Rıza Pehlevi, Çağlayangil’e “Irak’taki Kürtleri destekliyorum.Irak Şattül Arap konusundaki tutumunu sürdürdürdükçe, ben de Kürtlere desteğimi sürdüreceğim,” diyordu.

“Filistinlilerin olduğu gibi 32 milyon Kürt’ün kaderi de, Türkiye, İran, Irak, Suriye arasında parçalanmış durumdaki bölgenin istikrarını tehdit ediyor ve bir çağlayan gibi komşulara taşıyor.

(…) PKK terör örgütü 1984’ten beri ortalığı kırıp geçirirken, terörle mücadele bugüne dek 250 milyar avro, 42 bin can kaybı, yakılan 4 bin köy, yerlerinden edilen milyonlarca kişi ve Türk halkını ‘terörize’ halde tutan güvenlik takıntısıyla sonuçlandı. Üstelik PKK yüz yıldan kısa sürede Türkiye’ye karşı ortaya çıkan 29. isyan hareketi sadece...”

Guillaume Perrier /Le Monde Gazetesi / 14 Temmuz 2010

2012’de Suriye iç savaşının kızışmaya başladığı dönemde dışişleri bakanı olan Ahmet Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın iktidar koltuğunda yılbaşını göremeyeceğini iddia ederek rejimin ömrünün yıllarla değil haftalarla sınırlı olduğu tahmininde bulunuyordu.

Aynı günlerde dönemin başbakanı olan Erdoğan da “İnşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız” demişti.

Almanya eski Başbakanı Angela Merkel'in, "Freiheit: Erinnerungen 1954 – 2021-Özgürlük. Anılar 1954-2021" adlı kitabıyla ilgili soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cevabı verdi:

"İfadelerin yanında, onlarla olan diyalog mekanizmasını devam ettirmek çok çok önemli. Biz buna diplomasi atakları diyoruz. Bu diplomasi ataklarını devam ettirmek. Şu anda da dünyada liderler arasında zaten iki kişi kaldık. Bir ben varım, bir de Vladimir Putin var. Yani bunu ben olduğum için söylemiyorum. Yani vakayı söylüyorum. Tabii 22 yıl bu fakirin görev süresi var. Neredeyse bir o kadar da Sayın Putin'in var. Diğerleri hepsi elimine oldu. Şu anda süreç devam ediyor. Temennimiz odur ki bu münasebetleri bu diyalog içerisinde sürdürmeye devam edelim. Merkel'in Almanya siyasetinde bir yeri vardı. Merkel gittikten sonra Almanya'da siyaset bitti. Çok ilginçtir. Sevdiğim bir lider Schröder'dir. Schröder'in bize karşı olan saygısı çok çok farklıydı ve hakikaten iyi bir liderdi. Bizimle olan münasebetleri çok çok farklıydı. Ramazan'da mesela benim oturduğum masada Schröder, bira filan içmezdi. Böyle saygısı olan bir insandı, farklı bir insandı. Schröder ile şu anda hala diyaloğumuz devam eder. Hatta zaman zaman Türkiye'ye geldiği de oluyor. Alman siyasetinde Schröder'in çok çok güçlü bir konumu var. Temennim odur ki Türk siyasetinde de Schröder benzeri siyasetçiler olsun."

Area Araştırma'nın "Kasım 2024 Türkiye Siyasi Gündem Araştırması" sonuçlarında CHP ilk sırada yer alırken, katılımcıların siyasetçilere yönelik düşüncelerinde CHP'li iki isim AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı geride bıraktı...Area Araştırma "Kasım ayı Türkiye Siyasi Gündem Araştırması" anketinin sonucunu yayınladı...Ankette "Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusunu yanıtlayan katılımcılar, birinci sıraya yüzde 22.4 oyla CHP’yi yerleştirdi. AKP yüzde 22,3'te kalırken, kararsız seçmenlerin tüm partilerin oy oranından fazla çıkarak katılımcıların yüzde 26’lık dilimini oluşturması dikkat çekti...Katılımcıların siyasetçilere yönelik düşünceleri kapsamında çıkan sonuçlara göre Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a ilişkin yurttaşların yüzde 60.6’sının düşünceleri olumlu...Yavaş’ın ardından gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da yüzde 47.4 olumlu oy aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yavaş ve İmamoğlu’nun ardında 3. sırada yer alması dikkat çekti. Erdoğan, katılımcıların yüzde 46.9’undan olumlu oy alabildi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de Beşar Esad rejiminin yıkılmasına ilişkin “Bir başarı varsa başta sayın (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan) Erdoğan olmak üzere hepimize ait” dedi.

Gelecek Partisi lideri 2009-2014 arasında dışişleri bakanlığı yapmış ve dönemin Suriye devlet başkanı Beşar Esad’a karşı bir dış politika izlenmişti.

Ekimde Habertürk canlı yayınında konuşan Davutoğlu, kendisini eleştirenlerin ‘Türkiye’nin onurunu kırmaması gerektiğini’ söylemişti.

Davutoğlu, “Vefat etmiş bir rahmetli siyasiye Türkiye’de görev yapmış Amerikalı’nın yaptığı görüşme istihbarat notu olarak bana geldi. Bu Amerikalı ‘Bir an önce siyasi parti kurmak için hazırlık yapın’ diyordu. Bunun üzerine bir Türk yetkili 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi üzerine bir ifade kullanır, benim için ‘Ortadoğu’nun en tehlikeli adamı’ denir” demişti.

Tv100’de gazeteci Talat Atilla’nın sorularını cevaplayan Davutoğlu, Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasına ilişkin şöyle konuştu:

-Suriye adeta paylaşıldı. Çeteler ve daha küçük yapılanmalar arasında Esad bir taşerondu. Sayın Erdoğan, sayın Gül ve ben Esad’a aynı şeyleri söyledik: “Halkınla barışık ol.”

-Esad bizi dinlememesinin bedelini ödüyor. Dinleseydi şu anda halkıyla barışık Şam’da belki de Orta Doğu’ya örnek bir demokrasi kurabilirdi. Bizi dinlemedi.

-Peki ya Türkiye Esad’ın yanında olsaydı? Ya şu an Esad’ın çöken heykeliyle beraber Türkiye’nin itibarı da yerle bir olsaydı? Ya Türkiye ortak olsaydı da, aynı anda Erdoğan ya da görevde olsaydım benim fotoğraflarımız yakılıyor olsaydı bu en büyük bedel olmaz mıydı?

-En büyük bedel halkların düşmanlığını kazanmaktır. Rejimler gider, halklar kalır.

Talat’ın “Yani diyorsunuz ki ‘Eğer bir artı varsa paylaşırız, eksi varsa da onu paylaşmamız gerekir’ mi diyorsunuz?” sözlerine Davutoğlu şöyle yanıt verdi:

“Hayır öyle bir şey demiyorum, eksi varsa da zaten ben bedelini ödedim. Kimse de sahip çıkmadı bana. Ne sayın Gül sahip çıktı, ne sayın Erdoğan sahip çıktı, ne benim arkadaşlarım sahip çıktı bana.

Ama hiç önemli değil. Şu anda söylüyorum, bir başarı varsa başta sayın Erdoğan olmak üzere hepimize ait.”

Davutoğlu, Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili de şunları söyledi:

-Mülteciler vatanlarına dönecekler. Bugün burada dışlanan Suriyeliler, Türkçe öğrenerek ülkelerine dönecekler. Ve inanıyorum ki Türkiye-Suriye ilişkileri için güçlü bir adım olacak.

-Şu anda Türkiye’nin moral üstünlüğü var. Türkiye ağır bedeller ödedi ama şu anda tam da Türkiye’nin Suriye konusunda söylediklerinin dikkate alınacağı vakit. Mültecilerin dönüşü gerçekleşecek.