MEMLEKETTEN İNSAN MANZARALARI
Yüksek enflasyon, yüksek kira fiyatları, yeni konut arzının talebin çok altında olması, çığa dönüşen barınma sorunları yurttaşları evlenmekten, çocuk doğurmaktan soğuturken, boşanma oranlarında rekorlar kırılmasına yol açtı...Vatandaş seyahat edemez, tatile gidemez, karnını doyuramaz, sağlıklı beslenemez hale geldi ve düğünlerde artık daha az altın takılıyor...
Yaygın iddialara göre AKP üst yönetimi 1980 yılının filmi Kemal Sunal'ın baş rolünde olduğu Aziz Nesin uyarlaması, hiciv, taşlama türündeki "Zübük"ten bile çok rahatsızlık duyuyor!...AKP "Zübük"ü halktan gizliyor! Kanal 7 filmin telif haklarını Türker İnanoğlu'ndan (1936-2024) satın almış ve bundan sonra halka hiçbir zaman gösterilmemesi kararı alınmış! Filmin senaryosunda Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğinde Kartal Tibet'in imzası var...
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) günlük verileri Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı gün bankalardaki döviz mevduatı değişimini ortaya koydu. BDDK verilerine göre 18 Mart Salı günü 204 milyar 995,36 milyon dolar olan döviz mevduatı, 19 Mart günü 1 milyar 383,57 milyon dolarlık artışla 206 milyar 378,94 milyon dolara çıktı.
9 Kasım 2021'de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi “Var olan iktidarın en büyük sorunu halkın bu iktidara güven duymaması. Nereden bunu biliyoruz? Şu anda bankalarda mevduatın yüzde 56,9'u döviz. Güvenseler herkes TL mevduatı açar.”
Kent lokantaları İstanbul'da kıt kanaat geçinen, dar gelirli yurttaşlara ucuz ve kaliteli yemek yiyebilme imkanı sunmuştu...Yurttaşların Kent Lokanta zincirinden hoşnutluğu bile AKP çevrelerinde rahatsızlık yaratmıştı...
Eski Türkiye'de sınır güvenliğini arttırabilmek için çare olarak mayın tarlaları oluşturulmuştu...AKP döneminde mayın tarlaları temizlendi ve uzak ülkelerden gelenler Türkiye'ye yasadışı yollardan girme imkanı buldu...
AKP geldikleri ülkede kanun ya da asker kaçağı durumuna düşmüş insanlara da kucak açtı...250 bin dolara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı satılırken, Avrupa Birliği ülkelerinde yaşamak isteyen Asyalı, Afrikalı, Orta Doğulu mülteciler için Türkiye bir çeşit toplanma kampı haline geldi...
Yaygın iddialara göre yabancı ülke vatandaşlarına 1984'ten bugüne satılan arazi toplamı Antalya ilinden daha büyüktür...
29 Nisan 2011 tarihli Yeni Şafak haberinde 40 milyar dolara malolacağı açıklanan Kanal İstanbul Katar'ın en büyük yurt dışı yatırımlarından biri arasında yer alıyor...
Katar Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mohamed bin Jawhar al-Mohamed, Kasım 2019’da yaptığı bir açıklamada Türkiye’yi cazip bir yatırım merkezi olarak gördüklerini kaydetmişti. Türkiye'nin Doha Büyükelçisi Fikret Özer de, Katarlıların Türkiye'de 2019’un ilk yarısı itibariyle 22 milyar dolar doğrudan ve dolaylı yatırımı olduğunu açıklamıştı.
YOKSULLUK VE AÇLIK SINIRLARI
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu'nun açıkladığı verilere göre, açlık sınırı martta 25 bin 720 liraya, yoksulluk sınırı ise 78 bin 230 liraya yükseldi.
Yılın ilk üç ayında açlık sınırı toplam 2 bin 470 lira artış gösterdi.
Birleşik Kamu İş Konfederasyonuna göre, açlık sınırı martta 25 bin 720, yoksulluk sınırı ise 78 bin 230 liraya yükseldi.
Konfederasyon, AR-GE birimi KAMU-AR'ın dört kişilik ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıdanın yanı sıra diğer ihtiyaçlarını da "yoksunluk hissi çekmeden" karşılayabilmesi için yapması gereken harcamaları dikkate alarak hesapladığı araştırmanın Mart 2025 sonuçlarını açıkladı.
Buna göre açlık sınırı martta, önceki aya göre bin 516 lira artarak 25 bin 720 liraya yükselirken, yoksulluk sınırı ise önceki aya göre 2 bin 889 lira artışla 78 bin 230 lira olarak hesaplandı.
Mart 2025 itibariyle son 12 ayda açlık sınırı 5 bin 628 lira, yoksulluk sınırı ise 20 bin 950 lira arttı."
Açlık sınırı, asgari ücretin 3 bin 622 lira üzerinde"
Konfederasyonun bülteninde şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Açlık sınırı yılın ilk üç ayında toplam 2 bin 470 lira arttı ve daha üçüncü ayda 2025 yılının tamamında uygulanacak olan 22 bin 104 liralık asgari ücretin 3 bin 622 lira üzerine çıktı.
Asgari ücret dört kişilik bir ailenin sadece 26 günlük beslenme harcamasını karşılıyor. Yeni asgari ücret yoksulluk sınırının ise üçte birini bile karşılamıyor. Buna göre ailede iki kişinin asgari ücretle çalışarak kazanacağı ücret bile yoksulluk sınırına ulaşmıyor.Bu yıl 14 bin 469 lira olarak uygulanan en düşük emekli aylığı ise sadece 17 günlük beslenmeye yetiyor."
"Ankara'da en fazla alış-veriş yapılan marketlerden derlenen fiyatlara göre, dengeli beslenebilmek için (et, balık, yumurta) aylık olarak yapılması gereken harcamanın tutarı mart 2025'te bir önceki aya göre 810 lira, yıllık olarak ise bin 908 lira artarak 7 bin 648 lira oldu.
Kuru bakliyat için yapılması gereken harcama önceki aya göre değişmedi, geçen yıla göre ise 76 liralık artışla 487 lira oldu. Martta 13 lira azalarak 5 bin 313 liraya inen süt, yoğurt ve peynir için yapılması gereken harcama son bir yılda ise bin 7 lira arttı. Meyve için harcanması gereken para önceki aya göre 230 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 254 lira artarak 2 bin 421 lira oldu.
Sebze için harcaması gereken tutar ise önceki aya göre 514 lira arttı, geçen yılın aynı ayına göre ise 966 lira artarak 3 bin 763 lira olarak gerçekleşti.
Ekmek, un ve makarna gibi ürünler için yapılması gereken harcama martta 49 lira azalarak 2 bin 123 liraya, pirinç ve bulgur harcamaları bir lira artarak 986 liraya çıktı. Yağ için yapılması gereken harcama ise 17 liralık artışla 589 liraya yükseldi.
Şeker, bal, pekmez, reçel harcaması önceki aya göre 22 lira artarak bin 806 lira oldu. Aynı ailenin zeytin için yapması gereken harcama ise 14 lira azalarak 591 liraya indi.
Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır şekilde yoksunluk hissi duymadan yaşayabilmesi için yapması gereken gıda ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise Mart 2025 itibariyle 78 bin 230 liraya tırmandı.
Yoksulluk sınırında martta 2 bin 889 liralık, yılın ilk çeyreğinde 7 bin 182 liralık ve son 12 aylık dönemde ise 20 bin 950 liralık artış oldu."
CEZAEVLERİNDEKİ HÜKÜMLÜLERİN VE TUTUKLULARIN DURUMU
Türkiye'de 1 Temmuz 2024 itibarıyla toplam 403 cezaevi bulunmaktadır. Bu cezaevlerinde 295.064 hükümlü ve 47.462 tutuklu bulunmakta olup, toplam 342.526 kişi cezaevlerinde kalmaktadır. Cezaevlerinin toplam kapasitesi ise 295.328'dir, yani kapasite fazlası 47.198 kişidir...
Avukat Sibel Suiçmez:
Türkiye'de 1 Temmuz 2024 itibarıyla toplam 403 cezaevi bulunmaktadır. Bu cezaevlerinde 295.064 hükümlü ve 47.462 tutuklu bulunmakta olup, toplam 342.526 kişi cezaevlerinde kalmaktadır. Cezaevlerinin toplam kapasitesi ise 295.328'dir, yani kapasite fazlası 47.198 kişidir.
Cezaevlerindeki bu aşırı doluluk, hükümlü ve tutukluların insan haklarına ve onuruna yaraşır bir şekilde infaz edilmesini neredeyse imkansız hale getirmektedir. Bu durum, ceza infaz sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir. Buna rağmen, bu hak ihlallerini araştırmak amacıyla meclis araştırma komisyonu kurulması talebi iktidar oylarıyla reddedilmiştir.
CAN ATALAY HAKKINDA ANAYASA MAHKEMESİ'NİN VERDİĞİ KARAR UYGULANMIYOR
Can Atalay, Soma Faciası, Ermenek maden kazası, Adana öğrenci yurdu yangını, Çorlu tren kazası gibi Türkiye'deki birçok toplumsal dava ile gazeteci ve yazarların düşünce özgürlüğü davalarında avukatlık yapmıştı. Gezi Parkı'na AVM yapılması girişimine karşı kurulan Taksim Dayanışmasının avukatlığını da yürüttü. Gezi Parkı davasında yargılandı, 2022'de 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
2023 genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisinden Hatay milletvekili seçildi, ama seçilmesinden sonra tahliye edilmedi. Tutukluluğu nedeniyle Mecliste bulunamadı; milletvekili yemini edemedi ve milletvekilliği haklarından yararlanamadı.
Atalay'ın tutukluluğu hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iki kez hak ihlâli kararı verildi ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM kararına uyulmamasını kararlaştırdı.
Bu karar, Türkiye'de bir anayasa krizini başlattı. Atalay'ın milletvekilliği, 30 Ocak 2024'te Yargıtay kararının meclis genel kurulunda okutulmasıyla düşürüldü. Anayasa Mahkemesi, 22 Şubat 2024 tarihinde verdiği ve 1 Ağustos 2024 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçeli kararında, bu kararın yok hükmünde olduğuna karar verdi. Buna karşın Atalay, hâlen Silivri Cezaevi'nde tutulmaktadır.
1 Ağustos 2024: AYM’nin Can Atalay kararı Resmi Gazete'de yayımlandı: 'Milletvekilliğinin düşmesi yok hükmünde...
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Gezi Parkı eylemleriyle ilgili davadaki hapis cezası gerekçe gösterilerek vekilliğinin düşürülmesine yapılan itirazlarla ilgili kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.
Can Atalay'ın avukatlarının yanı sıra TİP ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden (DEM Parti) yapılan başvuruları birleştirerek karara bağlayan AYM, açıkladığı gerekçeli kararla Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin “yok hükmünde” olduğunu belirtti.
22 Şubat 2024 tarihli gerekçeli karar, Resmi Gazete'nin 1 Ağustos 2024 tarihli sayısında yayımlandı.
Yüksek Mahkeme, 4’e karşı 10 oyla, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Atalay’la ilgili hak ihlali kararını uygulamamasının hukuki değerden yoksun olduğuna; Yargıtay kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla, Atalay’ın milletvekilliğinin düşmüş sayılamayacağına hükmetti.
Açıklama yapan Can Atalay'ın avukatı Deniz Özen, "AYM, Yargıtay kararının hukuki değerinin olmadığını vurgulamış oldu.
AYM kararları kesindir, bağlayıcıdır. Herhangi bir başka başvuruya gerek kalmaksızın kararın gereğinin yerine getirilmesi gerekiyor" dedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, X hesabından yaptığı açıklamada, "Ülkemize yaşatılan bu büyük utanç derhal giderilmeli, Can Atalay’ın derhal tahliye edilerek milletvekili yemininin ardından görevine başlaması sağlanmalıdır" dedi.
ÜMİT ÖZDAĞ
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında "Cumhurbaşkanı'na alenen hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "müşteki", Ümit Özdağ ise "şüpheli" olarak yer aldı.
İddianamede, Özdağ'ın 19 Ocak'ta partisinin il başkanları istişare toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik kullandığı sözlerden dolayı resen soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı.
Özdağ'ın kullandığı ifadelerle "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işlediğinin değerlendirildiği ifade edilen iddianamede, söz konusu suçla ilgili Adalet Bakanlığından kovuşturma izni alındığı kaydedildi.
Şüpheli Özdağ'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik toplantıda kullandığı ifadelerin Cumhurbaşkanının onur, şeref ve saygınlığını zedeleyici söz ve beyanlar olduğu, "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçunu işlediğine dair hakkında kamu davası açılması için gereken yeterli şüphenin bulunduğu vurgulandı.
Bu iddianame kapsamında tutuksuz yargılanan Özdağ hakkında "Cumhurbaşkanına alenen hakaret" suçundan 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası istendi.
İddianame, değerlendirilmek üzere Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi.
Ümit Özdağ önce cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alınmış ve daha sonra soruşturma "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla genişletilmiş ve bu suçlamadan tutuklanmıştı. Özdağ Silivri Cezaevi'ne götürülmüştü.
Parti Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, Özdağ'ın "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasından serbest bırakıldığını, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasından ise tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiğini açıklamıştı.
Özdağ 20 Ocak 2025 Pazartesi akşamı Ankara'da yemek yediği sırada gözaltına alınmıştı. Zafer Partisi lideri daha sonra ifade vermek üzere İstanbul'a götürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Özdağ'a, 19 Ocak'ta düzenlenen Zafer Partisi Antalya İl Başkanları İstişare Toplantısındaki sözleri nedeniyle resen soruşturma başlatmıştı.
Özdağ'ın avukatı ve Zafer Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Paşa Büyükkayaer, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir avukatının Özdağ hakkında suç duyurusunda bulunduğu ve bu iki dosyanın birleştirildiğini söylemişti.
Büyükkayaer, "Savcılık soruşturmayı genişleterek Özdağ'ın Suriye politikasına ilişkin bazı paylaşımlarını da dosyaya dahil ederek 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlamasıyla ikinci bir suçlama eklemiş" diye konuşmuştu.
Ümit Özdağ, 2019-2020 yılları arasında Ülkü Ocakları genel başkanlığını üstlenen Sinan Ateş'in 30 Aralık 2022'de öldürülmesinden sonra katilin kim olduğunu bildiğini söylemiş ve Zafer Partisi il başkanlık binalarına, "BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİNİ torbacılara vurdurtan 'yerli ve milli' katil kim?" yazılı bir pankart asılması talimatını vermişti...
OSMAN KAVALA
1 Kasım 2017 tarihinden bu yana tutuklu olan Osman Kavala hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.
Merkezi ABD’de bulunan Open Society Foundations (Açık Toplum Vakıfları) sözcüsü, BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlamıştı...
Türkiye’deki faaliyetlerini 2018 yılında durduran, Macar asıllı Amerikalı iş insanı George Soros'un kurucusu olduğu Open Society Foundations (Açık Toplum Vakıfları), 2013'teki Gezi Parkı eylemlerini desteklediği iddiasını reddetti ve Türk yetkililerle temaslarının 2018’e kadar sürdüğünü açıklamıştı...
Sözcü, Gezi eylemlerine hem finansal destek verdikleri hem de müdahil oldukları yönündeki iddiaların yalan olduğunu söylemişti...
BBC: Osman Kavala, George Soros’un 2015’te Türkiye’ye geldiğini ve Türk yetkililerle görüştüğünü bildiğini söyledi. Bu ziyarette Soros, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü mü?
Soros Vakfı: Soros, 2015’te Erdoğan ile görüşmedi, Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın ile görüştü. Görüşme, mülteciler, özellikle de o dönemde Türkiye’ye kaçan Suriyelilerle ilgili olarak Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye desteğiyle ilgiliydi.
BBC: Osman Kavala’nın karşı karşıya olduğu hukuki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Soros Vakfı: Osman Kavala, saygı duyulan bir iş adamı ve filantropisttir (hayırsever). Türkiye’de insan haklarına, sanata ve kültüre desteğiyle bilinir. Ayrıca, 2001 ile 2018 yılları arasında Açık Toplum’un Türkiye’deki vakfının yönetiminde çeşitli roller üstlendi. Bu gizli değil ve Türk yasalarıyla uyumlu bir durum. Türkiye’deki sivil toplum gruplarının gözünü korkutmanın aracı olarak Kavala’ya eziyet edildiğini görmekten dolayı üzgünüz.Açık Toplum Vakıfları, Türk hükümetine, Osman Kavala’yı ve siyasi davalar nedeniyle haksız yere hapsedilmiş herkesi serbest bırakarak bu saçmalığı sonlandırma ve enerjisini ülkenin barış ve istikrarını etkileyen birçok gerçek meseleyi çözmeye odaklaması çağrısı yapıyor.
BBC: Osman Kavala, 2018'de vakıf kapatıldığında vakfın danışma kurulunda yer alıyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021’de Kavala için “Soros artığı” ifadesini kullandı. Kavala ise bunun karşısında yaptığı açıklamada, “Açık Toplum Vakfı’nın yönetim kurulunda diğer yönetim kurulu üyeleri gibi görev yaptığını, başkanlığını üstlenmediğini, Açık Toplum Vakfı’nı ya da George Soros’u temsil eder nitelikte bir yetkisi ve statüsü olmadığını” söyledi. Kavala’nın Türkiye’de Açık Toplum Vakfı’nı ya da George Soros’u temsil yetkisinin olmadığı bilgisini teyit eder misiniz?
Soros Vakfı: Osman Kavala, Açık Toplum’un Türkiye’deki vakfında çeşitli görevlerde bulundu. Yönetim Kurulunda, Türk toplumunun, Türkiye’nin reform sürecine kendini adamış başka öne çıkan ve saygın isimleri de bulunuyordu. Kurulda yer almak, Kavala’yı Açık Toplum Vakıfları’nın ya da George Soros’un temsilcisi yapmaz. Dünyadaki birçok kurul üyemizden hiçbiri kurumu ya da Soros’u temsil etme konumunda değildir.
BBC: Hükümete yakın medya kuruluşlarında Açık Toplum Vakfı’nın parasının Gezi Parkı protestolarını finanse etmek için kullanıldığı iddia edildi. Bu iddia hakkında ne demek istersiniz?
Soros Vakfı: Bu iddia yanlış. Göstericilere hiç para göndermedik.
BBC: Gezi Parkı eylemleri davasının iddianamesinde, "Gezi kalkışmasını George Soros'un ve aynı düşünce amacını hedefleyen odakların ülkedeki mevcut uzantıları tarafından organize edildiği" belirtiliyor. Bazı medya kuruluşlarından da bu ve benzeri iddialar gündeme geldi. Gezi Parkı eylemlerine dahil olduğunuz iddiası hakkında ne düşünüyorsunuz?
Soros Vakfı: Bu iddia yanlış. Gezi Parkı eylemlerine hiçbir şekilde dahil olmadık.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ
4 Kasım 2016'da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP'li milletvekili ile birlikte "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "terör örgütü üyesi olmak", "silahlı terör örgütüne üye olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi'ne götürülmüştü...
17 Mart 2015'te Demirtaş, "Bugün kürsüye tek bir cümle söylemek için çıktım. Halklarımıza verdiğimiz demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğimiz sözümüzü tekrarlamak için çıktım. Biz bir pazarlık hareketi değiliz. Asla ve asla AKP ile aramızda kirli bir işbirliği ve pazarlık olmadı olmayacak...Ama kürsüye çıkma gerekçem olan bir tek cümle söyleyeyim. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça HDP'liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen Başkan olmayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız," demişti...
Decline in birth rate 1950-2021:
Doğum oranındaki düşüş 1950-2021:
South Korea: 86%
China: 81%
Thailand: 79%
Japan: 77%
Iran: 73%
Brazil: 72%
Colombia: 70%
Mexico: 70%
Poland: 69%
Turkey: 68%
Russia: 67%
Saudi Arabia: 67%
Malaysia: 66%
Morocco: 66%
Ukraine: 66%
Italy: 65%
Canada: 63%
India: 63%
Peru: 63%
Bangladesh: 62%
Myanmar: 62%
Spain: 62%
Vietnam: 61%
Indonesia: 60%
Algeria: 58%
Egypt: 58%
Nepal: 57%
Philippines: 56%
South Africa: 52%
United States: 52%
France: 49%
Argentina: 47%
Kenya: 44%
Germany: 43%
Yemen: 42%
Ghana: 41%
Uzbekistan: 41%
Iraq: 40%
United Kingdom: 39%
Pakistan: 37%
Nigeria: 19%
DRC Congo 9%