Napolyon'un Mısır ve Suriye seferi başarılı olsaydı Fransız ordusu İran üzerinden Afganistan'a ulaşacak ve oradaki İngilizleri kovacaktı...(1798-99). Hindistan'a, Çin'e, Uzak Doğu'ya uzanan İpek yolunu kontrol etmek için yüzyıllardır on milyonlarca insanın hayatına son verildi...

TUNUSLU BELEDİYE ZABITALARININ EKMEK PARASINI KAZANMAYA ÇALIŞAN, AŞIRI DERECEDE YOKSUL, ELEKTRONİK MÜHENDİSİ OLARAK İŞ BULAMAYAN SOKAK SATICISINA YAPTIĞI ZULÜMLER VE İŞKENCELER 2010'DAN BUGÜNE DÜNYAYI SARSMAYA DEVAM EDİYOR

2010 yılının 17 Aralığında Tunus’ta, 26 yaşındaki elektronik mühendisi bir işsiz, sokaklarda sebze satarak hayatını kazanan Muhammed Bouazizi adlı Tunuslu bir genç kendini yakmıştı...O Tunuslu bir sokak satıcısıydı...17 Aralık 2010'da Tunus'un Sidi Bouzid kentinde gerçekleşen eylem, Tunus Devrimi'nin ve otokratik rejimlere karşı ayaklanmaların, Arap Baharı'nın tetikleyicisi, katalizörü haline geldi...Kendisini yakması, sattığı ürünlere el konulmasına ve bir belediye yetkilisi ile yardımcılarının kendisine uyguladığı taciz,işkence,zulüm ve aşağılamaya tepki olarak gerçekleşti...Bu olayın ardından on binlerce Tunuslu sokaklara çıkarak yoksulluklarını ve işsizliği protesto etmiş ve isyan, Tunus diktatörü ülkeyi terk edene kadar sürmüştü.

31 Ocak 2011’de bu kez Mısır’da Tahrir (Kurtuluş) Meydanı’nda yüz binlerce Mısırlı: “İş, ekmek, özgürlük ve sosyal adalet” sloganlarıyla isyan etti. On binlerce genç-yaşlı, Müslüman-Hıristiyan, dindar-laik kadın-erkek meydanı işgal etti.

Mısır Devlet Başkanı Mübarek ülkeyi terk edene kadar halk meydandan ayrılmadı. Sonrasında Libya karıştı...Devlet Başkanı Kaddafi öldürüldü.

Kuzey Afrika’nın bu üç ülkesinin ikisinde (Tunus ve Mısır) açlık, işsizlik, yoksulluk hakimdi...Enflasyon çok yüksekti...Buğday ve diğer temel gıda maddelerinin ve enerji fiyatlarının çok hızlı artması, derin yoksulluk, açlık, işsizlik, baskı-zulümle özdeşleşmiş eli kanlı ve işkencehaneleriyle ünlü diktatörlükler halkları isyana sürüklemişti.

Suriye iç savaşı da, Mısır, Tunus, Libya ve Yemen'de yöneticileri deviren 2011 Arap Baharı ayaklanmalarının bir parçasıydı...

AKP'nin propaganda kanalı A Haber'in muhabiri bile Aralık 2024'te Beşşar Esad'ın Sarayını gezerken halkı açlık ve yoksulluk çekerken diktatörün gösterişe, lüks hayata, debdebeye, görkeme, şatafata, itibardan tasarruf olmaz ilkesine verdiği önem karşısında şaşkınlığını gizlememişti!

3 ila 4 milyon vatandaşının Türkçe bildiği, Türk TV dizilerinin ve özellikle de Kıvanç Tatlıtuğ'un bir zamanlar çok popüler olduğu, başkentinde Son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in kabristanı da bulunan Suriye'nin İç savaş (2011) öncesindeki durumuna getirilmesinin maliyeti 500+ milyar dolar olarak hesaplandı...

Esad diktatörlüğünün captagon ticaretinden 57 milyar dolar kazandığı da tahmin edildi... İngiliz hükümetinin yaptırdığı hesaplamalarda Suriye diktatörlüğününün yasa dışı captagon ihracatından yaklaşık 57 milyar dolar kazandığı ortaya çıktı...Bu miktar, Meksika uyuşturucu kartellerinin toplam ticaretinin yaklaşık üç katına eşdeğer.

New York merkezli New Lines Enstitüsü Captagon Ticareti Projesi Direktörü Caroline Rose, captagonun tahmini küresel ticaret hacminin yıllık bazda 10 milyar dolar olduğunu ve devrik Suriye diktatörlüğünün bundan yıllık kazancının yaklaşık 2.4 milyar dolar olduğunu hesapladı...

Suriye diktatörlüğünün kurduğu uyuşturucu üretim ve dağıtım ağı, Suriye içinde üretilen maddeleri büyük ölçüde Lübnan üzerinden bölge ülkeleri ve dünyaya sevk ediyordu.Esad rejimi, Ortadoğu'nun dört bir yanına yayılan captagon adlı amfetamin benzeri uyuşturucu maddenin üretimi ve satışından kazanç sağladığı konusunda ABD ve diğer bazı devletlerce suçlanıyordu.

Esad döneminde ülkeyi "narko devlet"e çeviren bu yasa dışı uyuşturucu, uluslararası yaptırımlar nedeniyle ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalan rejimin başlıca gelir kaynaklarından biri haline geldi.Suriye'de 2011'deki gelişmeler ile Lübnan'daki siyasi ve ekonomik düzenin çöküşü, captagon ticaretinin bölgede yayılmasına yol açtı. İç savaş ve uluslararası yaptırımların ortasında nakit sıkıntısı çeken rejim uyuşturucunun üretimi artırdı.Uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen para, gelirlerinin büyük kısmını İsrail'le savaşmak için silahlara harcayan İran destekli grupların finansmanında kullanıldı.Captagonun yüzde 80'i Esad dönemi Suriye'sinde üretildi...

Bu korkunç zehir, 2011'den beri süren iç savaşla "narko devlete" dönüşen Suriye'den de tüm dünyaya yayıldı...Körfez ülkelerindeki varlıklı gençler arasında en yaygın uyuşturuculardan biri olan captagonun en büyük pazarıysa, iç savaş nedeniyle Suriye'nin ilişkilerinin koptuğu Suudi Arabistan.Suriye'de uyuşturucu maddenin tek bir hapının üretimi sadece birkaç sente mal olurken, captagon, Suudi Arabistan Riyad gibi Orta Doğu'nun zengin şehirlerinde 25 dolara kadar satılabiliyordu...

ABD ve Avrupa Birliği her yıl milyarlarca dolar hacme ulaşan captagon kaçakçılığının Suriye'deki ayağını Esad'ın kardeşi Mahir Esad ve onun komutasındaki Dördüncü Tümen ile ilişkilendirmekteydi.ABD'nin Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisinin (OFAC) captagon üretiminde "küresel bir lider" olarak tanımladığı Suriye'de bu uyuşturucu maddenin yüzde 80'inin üretildiği ve devrik rejime büyük maddi destek sağladığı biliniyor.ABD, captagon üretimi ve kullanımındaki artış nedeniyle çıkardığı "Captagon Yasası"nda, "güvenlik tehdidi" olarak tanımladığı bu uyuşturucu maddenin ticaretini Esad rejimiyle ilişkilendirdi.ABD Hazine Bakanlığı da captagonun üretimi ve ihracatında rol oynadıkları gerekçesiyle, aralarında Esad'ın 2 kuzeninin de bulunduğu 6 kişiyi yaptırım listesine eklemişti.Esad'ın kuzenlerinden Samer Kamal Esad'ın 4. Tümen ve Lübnan'daki bazı ortaklarıyla koordinasyon içinde rejimin kontrolündeki Lazkiye'deki önemli captagon üretim tesislerini yönetirken, diğer kuzeni Wassim Badi Esad'ın de bölgesel uyuşturucu kaçakçılığı ağında önemli bir figürdü.Yaptırım uygulananlar arasında, Mahir Esad'ın yakın arkadaşı ve ülkedeki captagon üretiminin kilit ismi olarak tanımlanan Suriyeli iş insanı Khalid Qaddour da bulunuyordu.

Ürdünlü eski istihbarat görevlisi Saud Şerafet Şam yönetiminin Ortadoğu dışında pek rağbet görmeyen captagonu Türkiye üzerinden Avrupa ve ABD'ye satmayı hedeflediğini de öne sürdü. Öte yandan uyuşturucu ticaretine Lübnan'daki Hizbullah militanlarından Suriye iç savaşındaki silahlı gruplara kadar her kesimin bulaştığı iddia edildi. Haber Ajansı AFP'nin görüştüğü ve kimliği paylaşılmayan Suriyeli bir savcılık kaynağı da, captagon yapımında kullanılan dietil eter gibi maddelerin çoğunun Türkiye'den geldiğini iddia etmişti.

Arap dünyasındaki captagon ticaretini takip eden Observatory of Political and Economic Networks de 2020 ile 2022 yılları arasında Esad rejiminin, bu gelirden yıllık ortalama 2,4 milyar dolar elde ettiğini hesapladı.Bu miktar Suriye'nin gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) yaklaşık dörtte birine denk geliyordu.Çoğunlukla Lübnan üzerinden kaçakçılığı yapılan uyuşturucudan sağlanan kazancın, Suriye'nin yasal ihracat gelirinin neredeyse iki katına ulaştığı öngörülüyordu.

Suriye'yle ilişkileri normalleştirme sürecindeki Ürdün, ülkesinin kuzeydoğu sınırlarının uyuşturucu ticaretinde kullanılmasından rahatsızlık duyuyordu. Ürdünlü eski istihbarat görevlisi Saud Şerafet Şam yönetiminin Ortadoğu dışında pek rağbet görmeyen captagonu Türkiye üzerinden Avrupa ve ABD'ye satmayı hedeflediğini de öne sürdü. Öte yandan uyuşturucu ticaretine Lübnan'daki Hizbullah militanlarından Suriye iç savaşındaki silahlı gruplara kadar her kesimin bulaştığı iddia edildi. Haber Ajansı AFP'nin görüştüğü ve kimliği paylaşılmayan Suriyeli bir savcılık kaynağı da, captagon yapımında kullanılan dietil eter gibi maddelerin çoğunun Türkiye'den geldiğini iddia etmişti.

Captagon kaçakçılığı tüm komşu Arap ülkelerinde de sıkıntılara neden oldu...Birleşmiş Milletler (BM) Uyuşturucu ve Suç Ofisinin raporunda, captagon sevkiyatlarının ana çıkış bölgelerinin Suriye ve Lübnan olduğu, Körfez Arap ülkelerine bu sevkiyatların ya doğrudan kara veya deniz yoluyla ya da diğer bölgeler üzerinden dolaylı olarak ulaştığı bildirildi.

Middle East Institute'un 2021 yılına ilişkin raporuna göre, yurt dışında yaklaşık 6 milyar dolar değerinde Suriye yapımı captagon ele geçirildi. Sadece Nisan 2022'de Suriye'ye komşu ülkelerde 500 milyon dolar değerinde 25 milyon captagon hapına el konuldu...Komşu Arap ülkelerinde ciddi bir sosyal sorun haline gelen captagon kaçakçılığı, bu ülkeleri, uyuşturucu tedarikini durdurmak için Suriye diktatörüyle müzakerelere zorladı.Suriye, 12 yıl sonra 2023'te Arap Birliği'ne geri döndüğünde, Körfez ülkeleri Esad'dan Captagon ticaretini durdurmasını istemişti.

Captagon ilk olarak 1960'larda Almanya'da, depresyon,dikkat eksikliği bozuklukları ve narkolepsi gibi sağlık sorunlarının tedavisine yardımcı olmak üzere üretilen bir uyarıcının marka adıydı.Üretimi 1986'da birçok ülke tarafından yasaklandı...Çünkü korkunç zehir olduğu ortaya çıkmıştı...Zehir Bulgar suç çetelerince 1990'larda Lübnan'ın Bekaa Vadisi'nde üretilmeye başlandı."Yoksulların kokaini" olarak bilinen yasa dışı bir türü Doğu Avrupa'da ve daha sonra Arap ülkelerinde üretilmeye devam etti.

Devrik Suriye liderinin eşi Esma Esad'a mayısta lösemi teşhisi konmuştu. Gelen haberlere göre Esad'ın 49 yaşındaki eşi Rusya'daki LeninGrad-Saint Petersburg şehrinde (Finlandiya yakınlarında bir şehir) daha iyi bir tedavi görebilecek...Guardian gazetesi, Esad'ın 2 milyar dolarlık servetinin dünyanın dört bir yanındaki offshore hesaplarda ve paravan şirketlerde saklı olduğunun düşünüldüğünü duyurdu.59 yaşındaki Esad, eşi Esma'yla 2000'de evlenmişti. Çiftin Kerim (19), Zeynep (21) ve Hafız (23) adında üç çocuğu var.ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre Esad ailesinin Moskova ve Londra'daki gayrimenkulleri dahil 2 milyar dolara yakın bir serveti var.

Telegraph gazetesi, Esad ailesinin Moskova'daki City of Capitals adlı gökdelen merkezinde 18 lüks daireye sahip olduğunu yazdı. Burada Rusya'nın en zengin iş insanları yaşıyor...

Bir zamanlar adı "Şam Halkını Korumak için Nusret [Yardım] Cephesi" olan HTŞ’nin Usama bin Ladin gibi Riyad Suudi Arabistan doğumlu olan lideri Colani 8 Aralık 2024 günü kontrolü ele ele geçirdikleri Şam’da akşam saatlerinde Emevi Camii'nde ortaya çıktı ve zafer konuşması yaptı...

Suriye'nin nüfus mozaiğinde Sünni çoğunluğun yanında Nusayriler, Hristiyanlar, Ezidiler, Kürtler ve Türkler gibi farklı etnik gruplar da var.

Baas Partisi-Esad döneminde, Suriye'deki Kürtler en fazla zulme uğrayan unsurlardan biriydi.Birçoklarının kimlik kartı ve mülk edinme hakları yoktu.

Temmuz 2024'te HTŞ lideri Colani, İdlib hapishanelerindeki 180 IŞİD militanını serbest bıraktı.

8 Aralık'ta Esad Moskova'ya kaçınca, Suriye'de “Şeriat Anayasası yapılacak”, “Kadınlara hâkim ve savcılık yolu kapatılacak”, “Ahlâk polisi kurulacak”, "Halka sokaklarda Alevi misin, Sünni misin diye soruluyor!" rivayetleri hızla yayıldı...

Suriye'nin Heyet Tahrir Şam (HTŞ) kökenli yeni yöneticileri İsrail'in eylemlerini kınayan bir açıklama yapmamaya da aşırı derecede özen gösteriyor...

HTŞ lideri Ebu Muhammed Colani’nin uzak geçmişte yaptığı ve Suriye’de Nusayri-Alevi, Hıristiyan ve diğer azınlıklara yer olmadığını açıkça belirttiği açıklamalar, bölgede yaşayan tüm halklar ve inançlar için derin bir kaygı ve endişe yaratmıştı.

Son günlerde HTŞ rasgele ateş edilmesini yasaklayan ve kadınların muhafazakar İslami kıyafetler giymeye zorlanmaması konusunda emirler yayımladı. "Biz IŞİD değiliz" mesajı verildi.Ancak Suriye'deki iç savaşın bu aşamasını kazanan koalisyonu oluşturan milislerin çoğu El Kaide'nin Usame bin Ladin'i ve IŞİD'in Ebu Bekir el Bağdadi'sinin ideolojisine sahip yol arkadaşları.

Şu anda Suriye'de özellikle Nusayriler-Aleviler, Kürtler, Süryaniler, Rum-Ortodokslar, Rum-Katolikler ve diğer azınlıklar kendilerini çok ciddi bir tehdit altında hissediyorlar. Bu da on binlerce Aleviyi, yeniden göç yollarına düşürüyor.

HTŞ örgütünün sözcüsü Ubeyde Arnavut’a İsrail’in işgalleri ve Suriye’de düzenlediği saldırılar sorulduğunda, bu saldırıları kınamayıp “önceliğimiz güvenliği ve hizmetleri yeniden sağlamak, sivil hayatı canlandırmaktır,” dedi...

Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu'ndan Dareen Khalifa, Türkiye ve HTŞ arasındaki bağlantının "abartılmaması" gerektiğini belirterek şu yorumları yapıyor:

"Neticede Türkiye, 'Tamam, onlara bir ders verelim' dedi ama Ankara, HTŞ'nin bırakın tüm ülkeyi, Halep'i bile ele geçireceğini tahmin etmiyordu. Kimse bunun bu kadar büyük bir şey olacağını düşünmüyordu. Ankara, HTŞ'nin ne tür bir manevra yapabileceğini, aslında güneye gitmek isterken tek bir yöne, doğuya gidiyormuş izlenimi vereceğini biliyordu. Ama bundan daha fazlasını bilmiyordu."

Khalifa, Ankara destekli Suriye Milli Ordusu'nun (SMO), Washington'ın fonladığı Suriye Demokratik Güçleri'yle (SDG) girdiği çatışmalarda Menbiç'in kontrolünü aldığını hatırlatarak şöyle devam ediyor:

"Tüm gözler Şam'ın üzerindeyken kuzeydoğuda her şey serbest ve Ankara istediği her şeyi alıyor."

Rusya 1904-1905'te kış aylarında buz tutmayan, kışın bile sıcak kalabilen denizlere sahip olmak için Japonlarla savaştı, yenildi ve savaşın sonunda Kore Japonların oldu...Gürcü asıllı Rusya -Sovyetler Birliği diktatörü Stalin 1941-1945 döneminde Japon ordusuyla savaşmak istemedi...Japonlar doğudan Almanlar batıdan saldırsaydı Sovyetler Birliği halkları Almanların ve Japonların kölesi durumuna düşecekti...1914-1917 Dünya savaşında Rus ordusu her cephede dayak yedi...1939-1940 Rus Fin savaşında Rusya ordusu perişan oldu...1941-1943 arasında Rus ordusu ABD-İngiliz desteği olmasa Almanlara teslim olacak kadar zayıf, beceriksiz, gönülsüz ve isteksizdi...130 bin Rus 1979-1989 arasında Afganistan'da perişan edildi...

9 Eylül 1941 - 12 Mayıs 1945 arasında 1000'den fazla gemi İngiltere'den Rusya limanlarına savaş malzemesi, cephane, silah, patlayıcı, top, araç gereç, kamyon, giysi, yiyecek, mühimmat taşıdı...34,5 milyon Rusya askeri bu savaş malzemelerini kullanarak 10 milyona yakın Almanı ve onların müttefiği askerleri öldürdü...ABD başkanı Franklin Delano Roosevelt 1944'te 11 milyon ABD vatandaşını savaşa sürmüştü, ancak o gününün parasıyla 10 milyar dolarlık (2024'ün en az 400 + milyar doları) savaş malzemesini daha çok Alman öldürebilsinler diye Rusya'ya 34,5 milyon Kızıl ordu askerine yolladı...

Aralık 2024 itibarıyla Rusya yeni Suriye yönetimine (HTŞ'ye) para, buğday, tahıl, doğalgaz, petrol, silah tedarik ederek Suriye'deki Rus askeri üslerinin varlığını sürdürmek istiyor...Rusya'nın Tartus ve Lazkiye'de biri deniz biri hava askeri üssü var...Putin HTŞ'nin Suriye'deki Rus askeri üslerine asla dokunmayacağını tahmin etti...

Rus Çarı Petro 1725'te vasiyetinde "Akdenize inmek zorundayız" dediğinden Petro "Hindistan ve İstanbul çok değerli çok önemli " dediği için Rus çarı Vladimir Putin Suriye'den çıkmamak için her şeyi yapmak zorunda...23-24 Haziran 2023'te Putin'e karşı düzenlenen askeri ayaklanma zar zor bastırıldığı için Putin koltuğunun sallandığının da çok farkında! Putin Rus seçkinlerini memnun etmekte artık zorlanıyor...Putin azılı muhalifi Alexei Navalny'i öldürtsede her an yeni Navalny'ler ortaya çıkabileceğini biliyor...

NASRETTİN HOCA VE MAVİ BONCUK POLİTİKASI

HTŞ Nasrettin Hoca'nın Mavi Boncuk politikasını uygulayarak İsrail, Rusya, ABD ve Türkiye ile iyi geçinme politikası izlemeye başladı bile! HTŞ lideri Colani büyük devletlere "Benim gönlüm sendedir" diyor...

Rusya Beşar Essad diktatörlüğü yıkılmasın gayesiyle 10 ila 20 milyar dolarlık harcama yapmıştı...

Rusya Suriyedeki Hmeymim'i ise Afrika'ya giden Wagner paralı askerlerini oraya göndermek için kullanıyor...

Rus şirketleri uzun yıllardır gübre üretiminde kullanılan fosfatı Suriye’deki madenlerden karşılıyorlardı...

2017 yılında bir dizi silahlı grubu bir araya getiren ve Kuzeybatı Suriye'nin bazı bölgelerini kontrol altına alan önemli silahlı güç olan “Suriye Ulusal Ordusu” ise Türkiye tarafından destekleniyor...

ABD ise El Kaide, IŞİD gibi terör örgütlerine karşı kullandığı müttefiği olduğu gerekçesiyle SDG'nin Suriye'de mezvi,alan kaybetmemesini hedefliyor...SDG'yi Türkiye terör örgütü PKK'nın uzantısı olarak tanımlıyor...ABD yönetimi SDG'nin elinde tutsak olan IŞİD militanlarının özgürlüğüne kavuşmasının tüm dünya için büyük tehdit olacağı kanaatinde...

Şu an, ABD'nin etkili olduğu Fırat'ın doğusunda yaklaşık 5 milyon nüfus var. Bu 5 milyon nüfusun yüzde 70'i Araplardan, yüzde 5'i Hristiyanlardan oluşuyor. Kürt nüfus ise yüzde 25 civarında. Yani 1 milyon 250 bin insan...

Pentagon sözcüsü Pat Ryder, 5 Aralık'ta yaptığı açıklamada, ABD ordusunun Suriye'de HTŞ yıldırım harekatına blitzkrieg katkısının olmadığını, Washington'un IŞİD'i yenme, yok etme misyonunu başarmak için "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) gibi ortaklarla çalışmaya devam edeceğini söyledi.

YPG’nin vurucu gücünü oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ülkenin doğusundaki büyük petrol, doğalgaz ve buğday tarlalarının kontrolünü elinde tutuyor.

SDG'nin HTŞ üst yönetiminden özerk yönetimlerinin tanınmasını, yetki süresi Mart 2025'te biteceği açıklanan geçici hükümet sonrasında oluşturulacak Şam yönetiminde yer almayı, Türkiye'ye bağlı tüm askeri birliklerin Suriye'den çekilmesini ve Kürtçe'nin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesini istediği de öğrenildi...

ABD başkanı Donald Trump’ın en büyük destekçilerinden Cumhuriyetçi Senatör Lindsay Graham şöyle dedi:

“Trump’ın bir önceki Başkanlığı döneminde ABD’ye IŞİD’in bitirilmesinde yardımcı olan Kürt güçlerinin (PYD-YPG’yi kastediyor) Türkiye ya da Suriye’de kontrolü ele geçiren radikal İslamcılar tarafından tehdit edilmesine izin vermemeliyiz”

ABD, Avrupa Birliği ve NATO, hatta Rusya ise PYD-YPG’yi, Suriye’de üslenmiş İŞİD terör örgütü unsurlarıyla mücadele açısından “müttefik” olarak görüyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın 2012’de dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a attığı “el Kaide Suriye’de bizim safımızda” mesajını içeren elektronik postasından bu terör örgütünün ABD çıkarlarına da hizmet ettiği ortaya çıkmıştı...

2003 yılında ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından Batı'nın ileri karakolu olan İsrail'de ilan edilen sınırları değiştirilecek ülkeler listesi ya da Bölünmüş Ortadoğu Projesi (BOP), Suriye, Lübnan ve Filistin üzerinde şu anda vahşice uygulanıyor.

İsrail lideri Netanyahu ise "Ortadoğu haritasını değiştireceğiz, hem de sonsuza dek" dedi...

Benjamin Netanyahu: "Başkan Trump'a, İsrail'in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımasından, İran'ın saldırganlığına karşı koymaya, ayrıca Kudüs'ü başkentimiz olarak tanımaya ve Amerikan Büyükelçiliğini oraya taşımaya kadar İsrail için yaptığı her şey için teşekkür etmek istiyorum."

1955'te İsrail'in kurucu babası David Ben-Gurion Irak, Suriye ve Mısır orduları olmak üzere 3 büyük Arap ordusunu ortadan kaldırmayı ve bu ülkeleri parçalamayı hayal etti...

2 bin 700 tankı 550 savaş uçağı olan Suriye ordusu bugün tamamen yok edilmiş durumda...Bir adet savaş uçağı 50 ila 100 milyon dolar, bir tank 5-10 milyon dolar olduğuna göre bu ordunun yeniden kurulması neredeyse imkansız!

Netanyahu Golan Tepeleri'nin "sonsuza dek İsrail'in bir parçası olarak kalacağını" belirtti.

Tevrat'ta Hazreti Musa'nın da söz ettiği Golan İsrail'in 1967'den bugüne işgal altında tuttuğu bir Suriye toprağı...Yahudiler Golan'ı kutsal toprak olarak kabul ediyor...

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, göreve başlarken “Orta Doğu'da Kürt ve Dürzi topluluklarıyla ittifak halinde olmaları gerektiğini” söyledi.

Sa’ar, bu konuşmayı da 11 Kasım günü, önceki Bakan Katz ile görev devir – teslim töreni sırasında yaptı.Sa’ar, “her zaman azınlık olacağımız bir bölgede, doğal ittifaklar diğer azınlıklarla birlikte olmaktır” diyor.

Bu ittifakların Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle yapılacak anlaşmalarla birlikte şekillenmesi gerektiğini söylüyor.Sa’ar’ın konuşmasından bir bölüm şöyle:

“Kürtler büyük bir millettir, siyasi bağımsızlığa sahip olmayan milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir. Bölgedeki azınlıkların birleşmesi gerekiyor. Kürtler, İran ve Türkiye’nin zulmünün kurbanıdır. İsrail’in onlarla iletişim kurması ve ilişkilerini güçlendirmesi gerekiyor. Biz bölgede bir azınlığız, bu nedenle doğal olarak diğer azınlıklar müttefikimizdir.”

İngiliz HALO Trust kuruluşu tarafından yapılan açıklamada, “Evlerine dönen yüz binlerce Suriyelinin hayatını korumak ve kalıcı barışın yolunu açmak için milyonlarca misket bombası, mayın ve diğer patlamamış mühimmatın temizlenmesine ihtiyaç var” denildi.

Mayın temizleme örgütünün Suriye masası sorumlusu Damien O'Brien, “Bu mayınlar tarlalara, köylere ve şehirlere dağılmış durumda ve insanlar son derece savunmasız” dedi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre 10 Aralık 2024'te yerinden edilmiş bir ailenin evlerini kontrol etmek için geri dönmesinin ardından Tedmir kentinde meydana gelen mayın patlamasında aynı aileden üç kişi hayatını kaybetti.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre 11 Aralık salı günü, yerinden edilmiş bir ailenin evlerini kontrol etmek için geri dönmesinin ardından Tedmir kentinde meydana gelen mayın patlamasında aynı aileden üç kişi hayatını kaybetti.

SOHR ertesi gün de Hama ve Deyrizor vilayetlerinde benzer koşullarda biri çocuk beş sivilin yaşamını yitirdiğini bildirdi.

SOHR 13 Aralık günü, Hama’da dördü kadın altı sivilin araçlarının geçişi sırasında bir mayının patlaması sonucu hayatını kaybettiğini, bir başka kişinin de Humus vilayetinde şarapnel parçası isabet etmesi sonucu öldüğünü bildirdi. Ayrıca iki HTŞ üyesinin İdlib'in doğusundaki et-Telhiye kasabasında mayınları sökerken meydana gelen patlama sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi.

Suriye Sivil Savunma Örgütü (Beyaz Baretliler) 26 Kasım ve 12 Aralık tarihleri arasında 491 patlamamış mühimmatı ‘kaldırdığını ve imha ettiğini’ açıkladı.

İngiliz kuruluşa göre 2023 yılında Suriye'deki mayınlar 933 kişinin ölümüne yol açarak 1003 kişinin hayatını kaybettiği Burma'dan sonra ikinci sırada yer aldı.

Suriye'nin Moskova Büyükelçiliği'nin muhaliflerin üç yıldızlı bayrağını göndere çektiği ve Büyükelçi Beşar Caferi'nin Esad'ı "Bu sistemin başındaki kişinin sefil ve aşağılayıcı bir şekilde kaçması, değişimin doğruluğunu doğrulamaktadır" dediği öğrenildi...