Yaşar Kemal: “Yaşamla, kitaplarla kendimi zenginleştirmeye çalışıyordum. Bir merakım doğayı yaşamaksa, onu gözlemlemekse ikinci merakım da insanları yaşamak, insanları gözlemlemekti. Bir de sosyalizmdi en büyük tutkum. İnsanların sömürülmesi, açlığı, çalıştıkları halde kazanamamaları beni derinden yaralıyor, insanlığın bu inanılmaz kötü, adaletsiz durumuna baş kaldırıyordum. İnsanın eşitliği, ezilmemesi, aşağılanmaması benim için kutsaldı.”

Yaşar Kemal: “Niye bu kadar doğayı anlatıyor bu adam, niye gece gündüz kuştu, buluttu diye tutturuyor, insan ilişkilerinden çok insan-doğa ilişkileri üstünde duruyor, derdi ne bu adamın diyorlar. Kültür dediğimiz insan- doğa, insan-insan ilişkilerinden çıkan deneyimlerin bir birikimidir. Romanın yapısını işte bu ilişkiler tayin ediyor.”

Yaşar Kemal: "Mustafa Kemal, kendine dönüşü bir yöntem olarak almış. Mustafa Kemal gelmeseydi, Yunus Emre’yi çok zor keşfederdik. Karacaoğlan’ı, Köroğlu’su güme giderdi. İstanbul’la sınırlı taklit kültür, halkı etkileyememişti. Oysa şimdi durum değişti. Artık tüketici kültürü söz konusu. Radyoyu, televizyonu halka satmak zorunda. Ellerinde büyük güç var. Sinemanın, televizyonun gücü, dehşet bir güç. Buna karşı ulusal kültürleri savunmak kolay olmuyor. Türkiye’yi yönetenlerin çoğu da, kimi bilerek, kimi bilmeyerek onların yanında.

Batı kültürünü özümsemek başka, batı kültürünün maymunu olmak başka. Biz, iki yüz yıldır batıya öykünüyoruz. Bunun için de yaratamıyoruz. Mustafa Kemal çağında kendimize, kültürümüze bir dönüş başladı. Biz o çağda büyük bir kültür tortusuna sahip olduğumuzu anladık. Kendi halk değerlerimize kavuştuk.

Millet olarak ne zaman bağımsız olmuşsak, dikkat edelim, o zaman yaratıcı olmuşuzdur. Bir Nâzım Hikmet’i yaratan, Mustafa Kemal çağının bağımsızlığı, kendine dönüşüdür. Ve hâlâ yaratıcı gücümüz azıcık da olsa sürüp gidiyorsa Mustafa Kemal çağının bağımsızlık düşüncesinden dolayıdır.’

Mustafa Kemal Paşa, aşağılanmış bir insanlığın bağışlamaz öfkesidir. Bugünlerde ulusumuzu demokrasiye, insan haklarına layık görmeyenleri de bağışlamayacaktır. Ulusal onuru kırılmış bir ulusun, kendini korumak için yapamayacağı şek yoktur.

Ben diyorum ki, korkulmasın, dünyanın hiçbir yerinde, durum ne kadar umutsuz olursa olsun, ilericiler öyle uzun zaman gericilere yenik kalmazlar. Mustafa Kemal ortaya çıktığı zaman, durum umutsuzun umutsuzuydu, yenildi mi? İnsan, umutlu olsun diye bundan sağlam, bundan güzel örnek mi olur?

Gericiler ne kadar birleşirlerse birleşsinler, karşılarındaki ilericiler daha güçlenecektir.

Bugünkü, bu gelip geçici duruma bakıp umutsuzluğa düşmenin bir gereği yok."

Yaşar Kemal'e göre En İyi Türk Romanları:

Bereketli Topraklar Üzerinde / Orhan Kemal

Kaplumbağalar / Fakir Baykurt

Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali

Medar-ı Maişet Motoru / Sait Faik

Ayaşlı ile Kiracıları / Mahmut Şevket Esendal

Yılkı Atı / Abbas Sayar

Deniz Ağacı / Yaman Koray

Toprak Kokusu / Reşat Enis

Yaralısın / Erdal Öz

Sinekli Bakkal / Halide Edip Adıvar

Zeynep Oral / Cumhuriyet Gazetesi :

Yarın, (28 Şubat) Yaşar Kemal’in sonsuzluğa göçüşünün yıldönümü. Yıl 2015’ti. 10 yıl nasıl da geçivermiş! Ama sanki o hep yanımda. Sesi, azmi, aydın kimliği, umutsuzluğa geçit vermeyişi, bilinçli birikimi, doğaya ve insana olan tutkusu, yazdıkları hep ama hep benimle. O nedenle bir yazar/bir anlatıcı olmanın çok ötesindedir benim Yaşar Kemal’im. O nedenle de her daim yaşamaktadır Yaşar Kemal.

Çukurova’yı anlatırken, tüm dünyayı anlatan. Bir insandan yola çıkıp, tüm insanlığa işaret eden. Tarihi, coğrafyayı, doğayı ve toplumu , mitler, efsaneler, türküler, düşler ve gerçeklerle yoğururken, bir bilim adamı titizliği güden. Edebiyatımızın kesinlikle öncü ekolojisti, çevre bilincini bileyen yazarı. Türkçeyi kanatlandıran, Türkçeye ışık, renk, koku, lezzet, tat katan. Toplumun düşleriyle, kendi yaratıcığını bütünlerken, Gılgamış’a, Homeros’a uzanan, Faulkner, Çehov, Chaplin’den geçerek daha güzel, daha iyi, daha mutlu bir gelecek için hepimizi kışkırtan Yaşar Kemal bir bütündür.

O İYİ İNSANLAR, O GÜZEL ATLARA BİNDİLER ; ÇEKİP GİTTİLER

Yaşar Kemal ilk eşi için “Tilda benim arkadaşımdı, dostumdu. Kardeşim, kardeşten de öte bir şeyimdi. Edebiyat konuşurduk, siyaset, felsefe… Biz 50 yılı böyle geçirdik, konuşarak...” derdi.

MATHILDA SERRERO KEMAL (1923-2001) & YAŞAR KEMAL (1923-2015)

Yılmaz Güney Korsan “İnce Memed” Filmlerinden Şu Sözlerle Bahsetmişti:“ ‘İnce Memed’ sinemamızda değişik adlarda 19 kere filme alındı; bunların 17’sinde ben oynadım!”

"O iyi insanlar, O güzel atlara bindiler; çekip gittiler. Bu cümlenin aslını ilk kez YAŞAR KEMAL 1974'te basılan "Yer Demir Gök Bakır" adlı romanında kullandı. Cümlenin aslı şöyle: O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık."

"Yer Demir Gök Bakır" ilk kez Cem Yayınevi'nce 1974'te basıldı."Yer Demir Gök Bakır" Yaşar Kemal'in "Akçasazın Ağaları" roman üçlemesinin ilk bölümüdür. "Yer Demir Gök Bakır" Madaralı Roman ödülünü kazandı.

Yaşar Kemal ve Nazım Hikmet Nobel edebiyat ödülünün adayları arasındaydı.

Yaşar Kemal'in pek çok kitabını eşi Mathilda Serrero yabancı dillere çevirmişti...Mathilda Serrero Kemal (1923-2001) Yaşar Kemal ile 1952 yılında evlenmişti...Mathilda Serrero Kemal Türkçe, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca'nın tümüne herbirinin anadili olanlar kadar hükmediyordu. Yaşar Kemal'in, dile kolay, 17 eserinin yabancı dillere çevirisi onun elinden çıktı...Mathilda Serrero Kemal Osmanlı Bankası'nın Genel Müdürü'nün kızı. Padişah 2. Abdülhamit'in birinci doktoru Jak Mandil Paşa'nın torunuydu...

AVUSTRALYA'NIN İNCE MEMED"İNİ KONU ALAN FİLM HARİKAYDI

Kısa bir süre önce "True History of the Kelly Gang" adında bir film izledim...Bu film adeta "İnce Memed" romanının 19. yüzyıla uyarlanmış versiyonuydu...Film Ned Kelly (1854-1880) adlı haydutun gerçek öyküsüydü...Üstelik ,"True History of the Kelly Gang" , "Salvatore Giuliano" (1962) , "Bonnie and Clyde" (1967) , "Butch Cassidy and the Sundance Kid" (1969), "Lucky Luciano" (1973), "Papillon" (1973) gibi çok övülmüş, çok beğenilmiş filmlerin ayarındaydı...

"İnce Memed"

“Yazar arkadaşım Osman Şahin ses kayıt cihazıyla Çukurova köylerinde “İnce Memed”in izini sürmüştü…Yaptığı röportajları Aydınlık Gazetesi’nde yayımladı…Bu röportajlar Pennsylvania Üniversitesi’nin Edebiyat Dergisi’nde de kullanıldı…Osman Şahin’e konuşan köylüler İnce Memed’i gördüklerini, İnce Memed’in evlerine geldiğini söylüyorlardı…“İnce Memed bizim eve geldi.Uzun boylu, geniş omuzlu, görkemli bir adamdı.O’na yemekler pişirdim,” diyen kadınlar vardı…Oysa romandaki İnce Memed kısa boylu bir kişidir…İnce Memed’in mezarına gelince 1930’larda eşkıyalık yapmış ve o sıralarda jandarmalarca öldürülmüş , Binboğalar Köyü’nde toprağa verilmiş Safiye Memed’dir…Ben O’nu hiç görmedim…”

Yukarıdaki sözler Nazım Hikmet ile birlikte uzun yıllar Nobel edebiyat ödülü adayı listesinde yer alan Yaşar Kemal’e ait…

Yaşar Kemal edebiyat dergisi Notos’un seçicileri tarafından Türk edebiyatının bir numaralı klasiği seçilen dört ciltlik “İnce Memed”i (1955-1987) bir başka açıklamasında da şöyle anlatmıştı:

“Anamın babası eşkıya, amcası eşkıya, anamın kardeşi de eşkıya. Eşkıya Mahir, Doğu Anadolu'nun en meşhur eşkıyasıydı. Büyükbabamın kardeşi Reşit Bey vardı kurmay yüzbaşı, onunla beraber Ruslar’a karşı savaşırken Reşit Bey vuruluyor. O da daha sonra dağa çıkıyor. Anam ha bire anlatırdı, birinci elden dinlerdim. Adana Kadirli’de yaşayan ve hayranı olduğum eşkıyalar vardı, Sonra Toroslar’da sayısı bilinmeyecek kadar eşkıya vardı. Kadirli’ye Binbaşı Nazmi Bey geldi. 1936’da eşkıyaları affettiğini söyledi, ama dağdan inen, gelen eşkıyaların ellerini kendisi bağlayarak halkın gözü önünde kurşuna dizdirdi, toplam 35 eşkıyayı. Bu da bana çok dokunmuştu, uzun süre etkilemişti beni. Teslim olmayan birisi vardı Koca Ahmet, sıkıştırmalarına rağmen direniyordu ve yakalayamadılar, zaten İnce Memed’de de var Koca Ahmet. Benim için asıl kaynaklar bunlardı; çünkü daha önce hiç eşkıya romanı okumamıştım, bunlar ve anamın anlattıkları çok önemli kaynak olmuştur bana.”

Eleştirmen İbrahim Tatarlı 1969’da yayınlanan “Marksist Açıdan Türk Romanı”nda şöyle yazıyor: “İnce Memed”de yazar Yaşar Kemal “Köroğlu” destanından faydalanmıştır.”

Yaşar Kemal’in “İnce Memed” romanının dördüncü baskısının (Remzi Kitabevi 1960) girişindeyse şöyle yazar:

“1925-33 yılları arasında Toros Dağları’nda yüzelliden fazla eşkıya dolaşırdı; hikayesini ettiğimiz İnce Memed bunlardan biriydi.”

Sadece Köroğlu mu, Milattan Önce 70’li yıllarda arkadaşlarıyla birlikte isyan ederek Roma İmparatorluğu’nu sarsan Spartacus, İskoçya’nın bağımsızlığı uğruna İngiltere’ye isyan eden, bu uğurda yaşamını feda eden William Wallace (23 Ağustos 1305’te idam edilmişti), Robin Hood efsanesi, Avustralya'da haydutluk yapmaktan başka çaresi kalmayan Ned Kelly (1854-1880), Sicilyalı eşkıya “Salvatore Giuliano” da (1922-1950) Toroslarda beş köyün hükümdarı olan Abdi Ağa’nın zulmüne, baskısına başkaldırarak dağa çıkan ve eşkıyalığa başlayan “İnce Memed”in esin kaynaklarından sadece birkaçıdır…

İlk kez 1953-1954’te Cumhuriyet Gazetesi’nde tefrika edilen “İnce Memed” romanını kitap olarak ilk kez 1955’te basan Ertem Eğilmez, Refik Erduran ve Haldun Sel’in ortakları olduğu Çağlayan Yayınevi’ydi...Türkiye’de bugüne kadar yasal baskıları 1 milyon 250 binden fazla satılan, kırküç yabancı dile çevrilen “İnce Memed” romanını, o dönemde Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışmakta olan, Yaşar Kemal İstanbul Boğazını buzların kapladığı, dondurucu soğukların hüküm sürdüğü 1953 kışında ellerine eldiven geçirerek yazmıştı…Çünkü 1951 yılında evlendiği eşi Matilda’yla birlikte oturduğu ev sobalıydı ve evi ısıtmak için çiftin odun alacak parası yoktu…Varlık Dergisi’nin Yılın En İyi Romanı Ödülü’ne layık bulunan “İnce Memed”in Rusça çevirmeni Nazım Hikmet, Fransızca çevirmeni Güzin Dino, İngilizce çevirmenlerinden biri Yaşar Kemal’in ilk eşi Matilda Kemal’dir…

Romanın Sinema Filmi Haklarının Satışları da Yaşar Kemal’in ve Eşinin Yüzünü Güldürdü

Romanın sinema filmi haklarını alan ilk şirket Kemal Film ve yönetmen Osman Fahir Seden oldu…

Kemal Film “İnce Memed” için o döneme göre oldukça büyük bir para olan beş bin lira ödedi; ancak yazılan senaryonun filme çekilmesine Türkiye Film Sansür ve Denetim Kurumu/Kurulu izin vermedi.

Kemal Film’in Yaşar Kemal’le anlaşması bitince romanın sinema filmi haklarını satın alan alan yabancı film şirketleri romanı uyarlamaya çalışırken ikişer Oscar ödüllü Elia Kazan ile Peter Ustinov’la, ikisi de Oscar ödülüne aday gösterilen Nicholas Ray ile Akira Kurosawa’yla ve dünya sinemasının en büyük ustalarından Joseph Losey ile işbirliğine girişti.

“İnce Memed” En Çok Korsan Uyarlaması Gerçekleştirilen Roman Oldu

Bu arada, “İnce Memed” Türk sinemasında konusu en çok yağmalanan, en çok çalınan romanlardan biri oldu.Bu yağmalamanın birkaç nedeni vardı.Bazıları yazar Yaşar Kemal’e telif hakkı ödemekten kaçınmak için bunu yapmıştı; bazıları telif hakkı Amerikan 20th Century Fox Şirketi’nin elinde olduğundan bu yola sapmıştı; bazıları “İnce Memed”in serüvenlerinin “Robin Hood”, “Salvatore Giuliano” (1922-1950) ve “Köroğlu” hikayeleriyle benzerliklerinden (evrenselliğinden) yararlanmıştı.

Sinemamızda ”İnce Cumali”den “İnce Memed Vuruldu!”ya kadar çok sayıda “Korsan İnce Memed” uyarlaması vardır.

Yılmaz Güney Korsan “İnce Memed” Filmlerinden Şu Sözlerle Bahsetmişti: “İnce Memed’ sinemamızda değişik adlarda 19 kere filme alındı; bunların 17’sinde ben oynadım!”

Amerikalılar Devrede

Amerikan Film Şirketi 20Th Century Fox “İnce Memed”in sinema filmi hakları için önce sekiz bin İngiliz Sterlini, sonra da anlaşmayı yenilemek için 250 bin dolar ödedi.

20th Century Fox “İnce Memed”i sinemaya uyarlaması için dünyanın en iyi film yönetmenlerinden Akira Kurosawa, Elia Kazan ve Joseph Losey ile çalıştı…Yaşar Kemal’in gönlü Joseph Losey’deydi.

Ancak 20th Century Fox’un yazdırdığı senaryoların Türkiye’de filme çekilmesine de Türk Film Sansür ve Denetim Kurumu/Kurulu izin vermedi.

Yasal tek “İnce Memed” uyarlaması ise, dört kez Oscar adaylığı elde eden ve “Spartacus”(1960) ve “Topkapı”(1964) filmlerindeki oyunculuk performanslarıyla iki Oscar ödülü kazanan, Peter Ustinov’un elinden çıkmış ve “Kültürel Doku Uyuşmazlığı”nın en çarpıcı örneklerinden biri olan ve Yugoslavya’da çekilen bu film, alaycı, mizahi tonuyla ne yazık ki, aynı zamanda gelmiş geçmiş en başarısız roman uyarlamalarından birine dönüşmüştür.

“Memed My Hawk”(1984) adını taşıyan filmde Peter Ustinov yönetmen ve senaryo yazarlığı yapmış, bununla da kalmamış Abdi Ağa’yı canlandırmıştır.

Bu filmde İnce Memed’i Simon Dutton, Hatçe’yi Leonie Mellinger canlandırmıştı.

Halit Refiğ “İnce Memed”in Filmleştirilememe Serüvenini Şöyle Özetlemişti: “O dönemde Yaşar Kemal’in “İnce Memed” adlı romanının sinema filmi haklarını Amerikan 20th Century Fox yapım ve dağıtım stüdyosu satın almıştı.Romanın haklarının alınması için stüdyoyu James Dean ile Natalie Wood’un baş rollerini paylaştığı “Rebel Without A Cause-Asi Gençlik”le (1955) Oscar ödülüne aday gösterilen yönetmen ve senaryo yazarı Nicholas Ray ikna etmişti.Ancak yönetmen Joseph Losey “İnce Memed” uyarlamasını önce Nicholas Ray’in elinden aldı, sonra da bu romanı uyarlamaktan vazgeçerek rafa kaldırdı.”

NOT : 1982'de Prix mondial Cino Del Duca ödülünü kazanan Yaşar Kemal 1984'te Federico Fellini, Joris İvens, Eli Wiesel'le birlikte Élysée Sarayı Legion d'Honner ödülüne layık bulundu.Legion d'Honner ödülünü Yaşar Kemal ve diğer üç büyük sanatçıya Fransa Cumurbaşkanı François Mitterand takdim etti...

İKİNCİ NOT: Bir zamanlar Avustralya İngiltere'nin en tehlikeli, en azılı azılı suçlularının & canilerinin sürgün edildiği bir kıtaydı...İrlanda asıllı Avustralyalı haydut Ned Kelly 1880'de İngiltere sömürgesi Avustralya'da işlediği suçlardan dolayı idam edilmişti.

1970,2003,2019 tarihli filmler ve 1991 tarihli roman Ned Kelly'nin masum bir çocukken suç makinesi haline gelmesinin insani birer portreleri...Ned Kelly sele kapılan bir kütükten farksız ailesinin ve çevresindeki ipten kazıktan kaçmış kötü niyetli kişilerin yönlendirmesiyle dönemin en ünlü haydutu oluyor...
Ned Kelly'nin hikayesini konu alan üç çarpıcı film, "Bonnie and Clyde" (1967) ,"Butch Cassidy and the Sundance Kid" (1969), "Papillon" (1973) , "Lucky Luciano" (1973) gibi yaşanmış suçlu öykülerini konu alan filmleri beğenenlerin ilgisini hak ediyor.