Güvensizliğin temel nedenlerinden biri IŞİD'lilerin geçtiğimiz günlerde Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı ile tahliye edilmesi...
Suriye’de 27 Kasım 2024- 8 Aralık 2024 tarihleri arasında Esad’ı devirerek Şam’da kontrolü ele geçiren HTŞ’den “şu anda Federal Bureau of Investigation güvenlik soruşturmasını geçebilecek durumda olmayan şaibeli bir örgüt olarak söz eden Antony Blinken'dan sonraki ABD Dışişleri Bakanı Mark Rubio Şam’da 8 Aralık sonrasında yönetimi ele geçirenlerin geçmişinin “güven vermediğini” söyledi. Rubio, "Arzuladığımız, ulaşmak istediğimiz Suriye, IŞİD için bir oyun alanı olmayacak; Alevilerden,Dürzilere ve Hristiyanlara kadar tüm dini azınlıklara saygılı; Kürtleri koruyan; İran’ın Hizbullah’a silah, cephane, mühimmat nakliyatına izin vermeyen bir Suriye'dir…”
Öte yandan, İsrail Dışişleri Bakanı “Kürtler doğal müttefikimiz” diye konuşurken (sadece Irak'ta yaklaşık 7.000.000+ insanın yaşadığı Kürdistan Bölgesel Yönetimi var), Mardin’de “Reis bizi Jerusalem-Kudüs’e götür” diyenlere Cumhurbaşkanı Erdoğan “sabreden zafere ulaşır” cevabını verdi...
7 Ocak 2025'te başlayan Los Angeles yangınıysa 10,36 kilometrekarelik bir yerleşim alanını küle çevirirken toplam hasar ve ekonomik kaybın 250 ila 275 milyar dolar olduğu tahmin edildi...
1981-1989 döneminin ABD başkanı Ronald Reagan "Panama kanalını biz inşa ettik, parasını biz ödedik ve şimdi geri istiyoruz" demişti. 20 Ocak 2025'te göreve başlayacak Trump da aynı düşünceyi dile getirdi...
Donald Trump'ın gümrük vergilerini artırma planıysa Kanada ekonomisini yıkıma uğratabilir...Trump'ın savurduğu tehditlere bakılırsa Kanada ABD'nin 51. eyaleti olmayı kabul etmediği takdirdeyse felç edici bir ekonomik saldırıya uğrayacak...
Trump, sınırdan yasadışı göçmenlerin geçişi ve uyuşturucu ticaretinin engellenmesi gibi sorunlar çözülmediği takdirde Kanada'dan gelen ürünlere yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulayacağını söylemişti. Cumhuriyetçi lider aynı planın Meksika için de geçerli olduğunu sözlerine eklemişti.
İRAN'IN KONTROL ETTİĞİ HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ TARAFINDAN İŞGAL ALTINDA TUTULAN ÜLKE: LÜBNAN
4 Ağustos 2020'de Lübnan'ın başkenti Beyrut'taki Beyrut Limanı'nda gerçekleşen patlamalara,limanda depolanan 2.750 ton amonyum nitrat neden oldu...Patlamada 218 kişi öldü...Lübnan'ı vekil terör örgütü Hizbullah aracılığıyla işgal altında tutan ise İran'dı...4 Ağustos Beyrut patlamasının maddi zararı 15 milyar doları buldu ve 300 binden fazla insan evsiz kaldı...
Amonyum nitrat, kimyasal bir bileşen. Tarımda gübreleme amacıyla kullanılan bu madde, aynı zamanda çok güçlü bir patlayıcı etkiye sahip. Bu nedenle depolanması ve kullanımı sırasında çok dikkat edilmesi gerekiyor. Benzin veya gazyağı ile birlikte korkunç bir patlayıcıya dönüşen amonyum nitrat, 2003'te onlarca kişinin yaşamını kaybettiği İstanbul'daki saldırılarda da kullanılmıştı...
Suda çözünürlüğü yüksek bir nitrik asit olan amonyum nitrat, daha önce de büyük patlama ve can kayıplarına yol açmıştı.
Amonyum nitrat terör örgütlerinin patlayıcı üretmek için kullandığı bir kimyasal...İstanbul'da, 15 Kasım 2003'te Şişli'deki Bet İsrael ve Beyoğlu'ndaki Neve Şalom sinagogları ile 20 Kasım 2003'te HSBC Bankası'na düzenlenen saldırılarda da amonyum nitrat kullanılmıştı. Dört farklı noktada, amonyum nitrat yüklü kamyonların infilak etmesi sonucu toplam 59 kişi yaşamını yitirmiş, 400 kişi de yaralanmıştı.
OCAK 2025
Trump yönetimi IŞID terör örgütüyle mücadelede Suriye'de PYD & YPG ile çalışmaya devam edeceğini ilan etti...
ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı, Suriye’nin kuzeydoğusunu kontrol eden PYD-YPG’yi ise yeni dönemde de ABD'nin müttefiği olacağını açıkladı...ABD’nin atanmış yeni Dışişleri Bakanı, PYD-YPG’nin IŞİD militanlarını kontrol ettiği bölgede hapiste tutarak, IŞİD’in etkisiz hale getirilmesinde baş rolü üstlendiğini söyledi...PYD & YPG'nin elinde IŞID terör örgütü sempatizanı 11.500 erkek, 14.500 kadın ve 30.000 çocuğun alıkonduğu tahmin ediliyor.
1 Ocak 2017'de İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Ortaköy semtinde bulunan Reina adlı gece kulübüne yeni yıl kutlamaları sırasında düzenlenen silahlı saldırı. Saldırı sonucunda 39 kişi öldü, 70 kişi ise yaralandı.Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) bir gün sonra saldırının sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı...
28 Haziran 2016'da, IŞİD terör örgütü militanı üç kişinin 28 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği bombalı saldırıda 45 kişinin hayatını kaybetmiş, 236 kişinin yaralanmıştı ve saldırıda yedi kişi için 46'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti.
12 Aralık 2024 Perşembe günü yedi tutuklu sanıktan altısı Yargıtay kararıyla tahliye edilmişti...İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 2018'de, saldırıyı planlamakla suçlanan altı sanığa "anayasayı ihlal" ve "tasarlayarak öldürme" suçlarından müebbet hapis cezası vermiş, bir sanık da "örgüt üyesi" suçlamasından 12 yıl cezaya çarptırılmıştı.ABD menşeli haber ajansı Associated Press (AP), saldırıyı Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) üstlendiğini aktardı.
Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Murat Emir şu ifadeleri kullandı:
"Bir haberle sarsıldık. 45 vatandaşımızın, 2016'da Atatürk Havalimanı'nda vahşice katledildiği katliam sonrasında suçlu olan IŞİD'li teröristlerin Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararı ile tahliye edildiklerini öğrendik. Bu eğer doğruysa tam bir hukuk skandalıdır."
İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısı, 28 Haziran 2016'da, yerel saatle 21:22'de yaşandı.Dağıstan asıllı Rus, Kırgız ve Özbek uyruklu üç kişinin düzenlediği olayda saldırganlar önce uzun namlulu silahlarla insanlara ateş açmış, sonra canlı bomba eylemi gerçekleştirmişti.
Irak ve Suriye’de 2014 yılında ele geçirdiği topraklar ve yaptığı kanlı saldırılar ile ismini duyuran IŞİD’in kökenleri, Afganistan’da Ebu Musab el-Zerkavi tarafından kurulan “Tevhid ve Cihat” isimli örgüte dayanmakta.
Afganistan’daki IŞİD mensupları ilk olarak 2001 yılında Irak’ın kuzeyine gelerek örgütlenmiş ve 2004 yılında “Irak el-Kaidesi” ismini almıştı. 2006 yılında “Irak İslam Devleti’ni” kurduğunu ilan eden grup, 2014 yılında Irak’ın en büyük ikinci kenti Musul ve Suriye’nin doğusunda belli bölgeleri ele geçirmesiyle uluslararası kamuoyunca tanınır hale gelmişti ve ismini “Irak Şam İslam Devleti” olarak değiştirmişti.
Aynı yıl Irak'ın Musul şehrindeki Türk Başkonsolosluğu'nu basarak, dönemin başkonsolosu Öztürk Yılmaz'ı kaçıran örgüt, 2015'teki Suruç saldırısı, bir yıl sonra İstanbul'da gerçekleştirilen Sultanahmet, Beyoğlu ve İstanbul Atatürk Havalimanı saldırıları, ve 2017'deki Reina gece kulübü saldırısı da dahil olmak üzere Türkiye'yi pek çok kez hedef almıştı.